33.BÖLÜM: PUSLU ZİHİNLER

3.7K 263 224
                                    

33.BÖLÜM: PUSLU ZİHİNLER

BÖLÜM: PUSLU ZİHİNLER

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Arkın Aral..."

İstek dışı dudaklarımdan çıkan fısıltılar, başka yerlerden ulaşan düzenli sesler. Kulağım bir şeyler duymaya devam etti. Ellerim titredi. Bir örtüye sarıldı. Gözlerim titredi. Sonra aralandı.

Beyaz bir örtünün altında yatağa uzanmış bacaklarımı gördüm. Gözlerim biraz daha aralandı. Duvardaki saati gördüm. Ses ondan geliyordu. Algılarım düzelmeye başlarken dirseğimi yatağa bastırıp kaşlarımı çattım, etrafa bakındım. Kolumdan seruma uzanan kabloyu izleyip, bir diğer düzenli sesin de serumdaki damlalardan geldiğini anladım. Odaya yeniden bakındım. Düz bir hastane odasıydı, içerisi boştu.

Neden buradaydım? Kim getirmişti?

Odayı birkaç saniye, belki dakika, izlemeye devam ettim. Sonra olay dizisi yavaş yavaş aklıma dizildi ve son olanları aniden hatırlayıp gözlerimi telaşla büyüttüm. Yataktan adeta fırlarcasına kalkıp kolumdaki serumu asılıp söktükten sonra koşmaya yeltenip tökezledim. Kendime birkaç saniye tanıdıktan sonra zihnimi toparlayıp odadan koşarak çıktığımda karşımdaki duvara sırtıyla yaslanmış gözlerini kapatmış Hazal'ı görüp, gözlerimi ondan alarak koridora bakındım. Burası başka kattı.

Bana... bana öldüğünü söylerlerse ne yapacaktım? Kalbi duruyor dediklerinde bayılmıştım ve şimdi... durduğunu söylerlerse ne yapacaktım? Onsuz nasıl yaşayacaktım? Yaşayamazdım ki... Bunu istemezdim ki...

Ne zaman ağladığımı bilmeden titrek bir nefes alıp gözlerimi kuruladım, kalbim korkuyla çarparken Hazal beni fark etmişti. Merdiveni görüp oraya koşmaya başladığımda arkamdan adımı seslenerek koşmaya başlayışını umursamadan ameliyathanenin katına kadar merdivenleri hızlıca inip, o kata geldiğimde kapıya kadar hızlıca koştum.

"Nerede?" diye sordum ağlarken. "Hâlâ içeride mi, nerede?"

Beni tutanın Berkay olduğunu görerek konuşmaya çalıştım ama sesim çıkmadığı için susup boğazımı temizledim. "Hâlâ ameliyatta mı? Ben bayılalı ne kadar oldu? Neden bitmemiş, başka haber geldi mi?"

Hızlı sorularımı elini ağzıma kapatarak susturup, "Sakin ol," diyerek kenardaki sandalyelere yönlendirdi. Bir an önce cevap almak için oturup yüzüne bakmaya başladığımda yutkunarak ellerimi tutup, "Yalan söylemeyeceğim," diye mırıldandı. "Ama sakin olacağına söz ver, öldüğünü değil durumunu haber vereceğim sana. Ölmüş gibi telaş yapma, tamam mı?"

Başımı sallayıp ağzımda atmaya başlayan kalbimi belli etmemeye çalışırken, "Tamam," diye mırıldandım.

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin