36.BÖLÜM: ÖLÜMÜN SENFONİSİ

6.5K 407 342
                                    

oy ve yorum bırakmayı unutmayın♥︎

36.BÖLÜM: ÖLÜMÜN SENFONİSİ

Gecenin koynuna kendini teslim etmiş şehrin ışıkları etrafı usul usul aydınlatırken o aydınlıktan nasibini odaya da bırakmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gecenin koynuna kendini teslim etmiş şehrin ışıkları etrafı usul usul aydınlatırken o aydınlıktan nasibini odaya da bırakmıştı. Ev çok sessizdi. Adeta bir ölü gibiydi. Sanki ikimiz buraya birlikte girmeden canlanamayacak gibi. Sahi, bir haftayı geçkindir evimize birlikte girmemiştik. Girememiştik. Ve uzun zamandır bu kadar yorulmamıştım. Bu bir hafta yıllara denk gelmiş, yormuştu. Ama şimdi buraya sorunsuz yine birlikte girebilmiştik ya, hiç yaşanmamış gibi geçivermişti.

Dudaklarım neşeyle duygulanma arasında gidip gelerek yukarı kıvrıldığında ışığa basıp odanın aydınlanmasını sağladım. Yatağın kenarına gelince Arkın Aral'ın sırtını yatak başlığına yaslatarak karşısına oturdum. Ellerimi kucağındaki ellerine uzatıp sardım.

O altı gün yoğun bakımda kalışından sonra bir dün, bir de bugün hastanede kalmıştık ve artık çıkmak istediğine tüm inadıyla tutturduğu için doktorlar bıkmış ve izin vermişti, ondan şimdi eve girmiştik..

"Sanki en son yıllar önce eve girmişiz gibi hissettim. Çok tuhaf bir haftaydı."

"Öyle," dedi dudakları belli belirsiz kıvrılırken. "Senin bu eve nasıl bir etki ettiğinin farkına vardım. Her şey ışığını kaybetmiş gibiydi." Elini yüzüme uzatarak yanağıma yasladı, güzel gözleri gözlerimin en içine baktı. "Bir daha gitme."

Gözlerim titrediğinde soluklanarak bacaklarının arasına girip başımı omzuna yaslayarak sarıldım. "Senden mi?" diye sordum sessizce. "Asla."

Kollarını sırtıma yaslayarak iç çekip dudaklarını başıma yasladı.

Yüzümü ona yaslayıp gözlerimi kapatarak derin derin soludum kokusunu. Hastane kokusu ikimize de sinmişti ama yine yerindeydi onun kendi kokusu. Hatta biraz da benim kokum da sinmişti üzerine. Gülümsedim.

Aniden bir şey hatırladığımda, "Ben sormayı unutmuşum!" diye doğrulttum başımı yüzünün hizasına çıkararak. "Hastanedeyken Ömerler varken, burada olmayacağız demiştin. Sormak aklımdan çıkmış."

Gözlerini yüzümde yavaş yavaş gezdirip, "Ben de sana söylemeyi unuttum." dedi. "Ordu'ya gideriz diye düşünmüştüm. İster misin?"

Kaşlarım havalandı. "Ordu? Karadeniz'e mi!"

Heyecanıma tebessüm ederek gözleriyle onayladı.

"Çok iyi olur..." diye mırıldandım neşeyle. "Nerede kalacağız ki?"

"Oradaki evimiz aynı duruyor," dedi. Sesi huzursuzmuş gibi gelirken bana, derin bir nefes alıp devam etti. "Ama o ev değil. Şehrin biraz dışında, -sana bahsetmiş miydim bilmiyorum, Halit amcanın kışlığı var. Orada kalırız."

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin