25.BÖLÜM: YÜREK GARDİYANLARI

8.3K 532 451
                                    

Çok çabuk geldik karşılığını almazsam geri gideriz he

Tamam gitmeyiz ama siz aktifleştikçe klavyem aktifleşiyor haberiniz olsun, öpüldünüz <3

25.BÖLÜM: YÜREK GARDİYANLARI

Düşüncelerin zihne hükmettiği anlar, kimi zaman insanı mantıklı olmaya sürükler, kimi zaman yüksek bir yokuşa iterdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşüncelerin zihne hükmettiği anlar, kimi zaman insanı mantıklı olmaya sürükler, kimi zaman yüksek bir yokuşa iterdi. An gelirdi, kendi düşüncelerime dalıp hislerimi düşünmekten korkardım. An gelirdi, ne düşündüğümü bilmekten korkardım. O anlara denk gelmemek için genelde kendimden kaçardım. Hatta bazen önümde bir engel yokken kendimi kendime engel koyardım.

Önümde olan iki insanı izlerken Arkın Aral'ın bakışlarında o anlardan birine rastlamıştım. Onun ilk kez ne hissettiğini anlayabilmiş yüzüne bakarken içime giren cesaretsizlik yüzünden bakışlarımı ondan çektim. Kendi derinliklerine inmekten kaçan birinin duygusunu görmüştüm gözlerinde. İnsan kendi içinden kaçar mıydı? Belki de en çok kendinden kaçardı.

Bana ailesinin öldüğünü söylemişti ve karşısındaki kadın, annesi olduğunu söylüyordu. Kadını ilk gördüğümde aralarında bir kan bağı olduğunu düşündürecek benzerliklerini fark etmiştim zaten ama, annesi olacağını hiç düşünmemiştim. Yoksa bunu Arkın Aral da mı bilmiyor diye düşündüğümde ise donuk ve uzak bakışlarının o kadar da hayret barındırmadığını görüp kendi cevabımı vermiştim. Kadını tanıyordu ama annesine değil yabancı birine bakar gibi bakıyordu, fikir yürütecek kadar bile olanı anlayabilmiş değildim.

Uzun sayılabilecek bir süre gözleri birbirinde kaldı, şimdi aralarında değil Arkın Aral'ın yanındaydım. Kadın 'annesiyim...' dedikten sonra gözleri hafiften ıslanmış, Arkın Aral herhangi bir tepki vermemişti ve sadece birbirlerine bakmaya devam etmişlerdi.

"Ne kadar da değişmişsin..." diye böldü kadın sessizliği. Tebessüm ederken yutkundu. "Nasıl da güzelleşmişsin... Yirmi dört yaşında olmalısın, değil mi?"

Arkın Aral ona hâlâ sorguyla baksa da, bakışlarındaki donukluk gitmiş sayılırdı. Çenesini sıkıp nefeslendi, kadının üzerinden çekilen gözleri çok geçmeden ona döndü ve daha önce hiç duymadığım kadar buz gibi bir sesle, "Neden buradasın?" diye sordu.

Kadın dudağını ısırıp yutkundu ve usulca omuz silkti. "Sadece... biraz geciktim. Sesin... boyun... gözlerin dışında her şeyin bambaşka olmuş."

Arkın Aral hafifçe kaşlarını çatarken dudaklarına alay dolu bir tebessüm bulaşmış ve sonra kaşlarını kaldırıp sesini kısmıştı. "Terk ettiğin oğlunu son gördüğünde yedi yaşındaydı, değişmiş olmasına nasıl şaşırmış rolü kesebiliyorsun?"

Terk ettiğin oğlun... yedi yaş... sahiden bunca yıldır hiç mi yüz yüze gelmemişlerdi?

Cevap aradığım sorular gittikçe artacak gibiydi...

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin