21.BÖLÜM: RUH ÇIKMAZI

8K 486 444
                                    

21. BÖLÜM: RUH ÇIKMAZI


Parmak uçlarımdan başlayıp bedenime yayılan en sonunda kalbime ulaşan o his, içimi dağlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Parmak uçlarımdan başlayıp bedenime yayılan en sonunda kalbime ulaşan o his, içimi dağlıyordu. Algılayamıyordum. İmkânsız geliyordu. Düşünerek vakit kaybettiğimi biliyordum ama yaşadığım şeyin gerçekliğinden emin olamıyordum. İmkânsızlığı bir kenara ittim ve koşmaya başladım. Ayak tabanlarım beni durdurana kadar koştum. Haykırmak istiyordum, ona seslenmeyi deli gibi istiyordum ama yapamıyordum.

Gücüm tükendi.

Dizlerimin üzerine yığılıp avuçlarımı yere yasladım. Aldığım derin nefesler göğsümü yırtmak istercesine içime baskı yapıyordu. Üzerimdeki uzun, beyaz elbise çamur içinde kalmış saçlarım etrafıma saçılmıştı. Kalkmam gerekiyordu. Koşmam ve ona ulaşmam gerekiyordu.

Onu bir kez daha kaybetmemem gerekiyordu.

Ellerimi yere bastırıp ayağa kalktım. Ayağımın altına batan dikenleri umursamadan yeniden koşmaya başladım. Ormanı yutacak kadar göğe uzanmış ağaçların arasından koşmaya devam ettim. Onu göremiyordum. Ama içimden bir ses ya da dürtü bana yolu tarif ediyordu sanki. Sorgusuz sualsiz o yönde yoluma devam ettim. Yol bitti.

Karşımdaydı.

On adım kadar önümdeydi ve arkası dönüktü. Üzerimdeki elbisenin aynısı vardı üzerinde. Kalbim, heyecanla kıvranıp delice atmaya başladı. Zihnim, bunu kabullenemedi. Derin derin nefesler almaya devam ederken ben de kabul ettiremedim bunu zihnime. O orada olamazdı. Yıllar önce benim yüzümden ölmüş, ve yıllarca toprağın altında kalmış annem karşımda olamazdı. Bu her şeye aykırıydı.

"Evet," dedi annem olduğunu kabul edemediğim fakat bir yandan da delicesine öyle olduğunu hissettiğim kadın. Güçlükle birkaç adım attım. Artık aramızda beş metre bile yoktu. Uçurumun ucunda durmuş karşısına bakıyordu. Beyaz elbisesinin etekleri ve beline uzanan dümdüz saçları rüzgârla koşuşturuyordu.

Arkamızda kalan uçsuz bucaksız heybetli orman, önümüzde duran sonu görünmeyen masmavi uçurum bizi birleştiren noktaydı. Ama bu olamazdı. Bizi birleştirecek hiçbir güç yoktu. O ölmüştü. Şimdi karşımda duramazdı.

İçimi okur gibi devam etti sözüne. "Evet," dedi yeniden. Bedeni yavaş yavaş bana doğru döndü. Sırtını uçuruma vermişti şimdi. Gözleri gözlerime çarptığında dehşetle bakakaldım. Başka ihtimal kalmadı. O gözler ondan başkasına ait olamazdı. Bir adım daha attım. İfadesizce gözlerime bakıyordu. "Karşındayım." diye noktaladı sözlerini.

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin