40.BÖLÜM: KAYIP ADALET

5.5K 321 367
                                    

40.BÖLÜM: KAYIP ADALET

Geçmiş geçmezdi asla fakat biz geçti sanarak kendi kuyumuzu kazar, geçmediği üstümüze bir darbe olarak indiğindeyse düşerdik o ellerimizle kazdığımız kuyuya. Belki de hepsi bu yüzdendi. Belki de izinin kalacağı kesin olan yaraları öyle kabullenmektense, onu kapatmaya çalışırken farkında olmadan onu daha fazla ortaya çıkardığımızdandı. Kabuk bağlayabilecek bir yarayı kapatmaya uğraşarak sürekli kanattığımızdandı.

Babamdı benim en derin yaram.

Ve ben o yarayı kapatmaya uğraşa uğraşa, o yaranın altında kalmıştım. Eğer kapatmaya uğraşmasaydım, onu bir noktadan sonra unutacaktım. İşte şimdi bir kez daha yeniden kanamak için zorlamaya başlamıştı. Ama bir şey daha vardı.

Bu seferki yara bandım diğerlerinden çok daha kuvvetliydi. O yara bandını ellerime Arkın Aral bırakmıştı. Benim tek yapmam gereken de, zamanı gelince diye beklettiğim bandı düzgün kullanmayı başarmaktı.

Bu kez babama aldanmamaktı.

Saniyelerdir seyredip defalarca okuduğum mesajdan ayrılamazken gözlerim, benden son günlerde epeyce uzaklaşmış adını bilmediğim hisler yüzüme oturmuştu. Belki yeis, belki elem, belki hüzün, belki de başkası. Unuttuğumu sandığım babam kendini bir diken gibi kalbime batırmayı başarmıştı. Onu unutamıyordum, mazimin her yıllarında benden bir şeyleri, en çok da kendimi çalmış babamı anılarımdan atamıyordum. Attığımı sandığım o anılar bir zamandan sonra dönüyor ve zorlanmış da bırakılmış bir lastik gibi üzerime çarpıyordu. Onu unutamıyordum.

Parmaklarım klavyede gezinmeye başladı. Gözlerim canlılığını yitirip perde çekmişken kendine, kalbim hissizliği seçmişti. İyiydim, bu defa bırakmayacaktım kendimi kanmayacaktım ona ve iyiydim.

Gece: Konuşacak neyimiz kaldı?

Gece: Söylesene Kenan Çakır, acı çektirmekten gerçekten mi yorulmadın?

Gece: Yorulmamıştın, yorulmadın ve biliyorum yorulmayacaksın.

Gece: Ama ne var biliyor musun 'baba'?

Gece: Ben artık senin zehrinle güçsüzleşen o kız çocuğu değilim.

Gece: Sana da, sözlerine de, zehrine de kanmayı kanamayı, inan bana bu kez bıraktım.

Gece: Dön ve sadece bir kez isteğimi gerçekleştir. Bu bana yaptığın ilk ve son iyilik olsun.

Gece: Dön ve bir kez benimle değil, hâlâ kuytuda bir yerde kırıntıları saklıysa şayet, yüreğindeki vicdanınla konuş.

Gece: Seninle başka da konuşacağımız yok bizim.

Uygulamadan çıktım, ekranı kapattım ve boş gözlerle önüme daldım. Dakikalar geçti, cevap gelmedi. Belki de yapmıştı. Belki de ilk ve son kez istediğimi yapmıştı ve yüreğiyle konuşacaktı. Olduğunu sanmıyordum ama varsa bir vicdan kırıntısı, onu bulacaktı. Bulmasa da şu dakikadan sonra zerre umurumda olmayacaktı.

Merdivenden gelen adımların sesini duymak yüzümden boşluğu atmama neden oldu. İfademi düzeltip uzandığım yerden doğruldum, başımı ona döndürdüm. Islak saçları alnına yapışıkken oradan kayan damlalar boynuna atılı havluya damlıyor, telefon tutan elleri orada oyalanırken adımları buraya ilerliyordu. Gelip yanıma oturduğunda telefonu süzdüm ve Ahmet'le yazıştığını görünce nefeslenerek geri çekilip boynundaki havluyu asıldım. Havluyu saçlarında gezdirmeye başladığımda ses etmedi ve çok geçmeden telefonu yanına bırakıp beni beklemeye başladı. Saçlarının ıslaklığını aldıktan sonra havluyu kenara bırakıp yüzüne döndüm.

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin