31.BÖLÜM: MAZİNİN SOĞUK SOLUĞU

6.2K 420 358
                                    

31.BÖLÜM: MAZİNİN SOĞUK SOLUĞU

Soğuk.

Karanlık.

Önce buz gibi bir soğuk hissettim. Sonra dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi karanlık. Gözlerim açılmak istiyor ama beceremiyor, ellerim hareketlenmek istiyor ama buz tutmuş gibi yerinde sayıyordu. Kuru biz öksürük boğazıma kadar yükseldi, dudaklarımdan zorlukla çıktı. Kaşlarım çatıldı, gözlerim aralanamadı.

Birbirine bağlanmış gibi beni zorlayan kirpiklerimi göz kapaklarım kaldırabildiğinde nihayet göz bebeklerim görmeye yer buldu ama yine başaramadı. Karanlıktı. Zifiri karanlık.

İradem yerine gelmeye başladığında çattığım kaşlarımı gevşetemeden, başımın yavaşça kayıp bir duvara çarptığını hissettim. Sonra uyuşturur gibi bir sızı.

En son... O adamın elinden kurtulmaya çalışırken bağırmama bile fırsat vermeden beni aşağıya indirmişti. Bir arabaya ilerlemiştik. Sonra arabaya binerkenki bağırma girişimim ensemde hissettiğim bir iğneyle sonuçlanmış en son ise başımı bir yere vurduğumu hissetmiştim.

Ah, başım.

Ondandı bu ağrı.

Buruşmuş yüzüm içinde bulunduğum yerin kapısı açıldığında daha çok buruşurken, yüzüme bir ışık vurdu ve birazını açabildiğim gözlerim kapandı. İçeriye atılan adım seslerini işittim. Birkaç kişilerdi. Bu kez bilerek açmadım gözlerimi.

"Hâlâ uyanmamış," dedi bir adam dişlerinin arasından, sertçe. Hafızamı canlandırmaya çalıştım, bu eve giren adam değildi. Aynı adam devam etti. "Bir işi beceremiyorsunuz! Size zarar vermeden getirin dedim!" Bana baktığını hissettim. Yutkunma isteğini bastırıp kıpırdamadım. Devam etti. "Ona her şeyi o herifin önünde yapacağız," diye fısıldadı, güler gibi keyifle. Sonra yeniden öfkelendi. "Ama on iki saattir gözünü bile açmadı!"

On iki saat mi?

Ve o adamın önünde yapacağız dedikleri kişi... Arkın Aral. O iyi miydi?

Bir adamın daha sesini duydum. "Abi zor çıkarırsa iğne vur demiştin." dedi. Bu beni evden çıkaran adamdı.

Diğer adam kükrercesine bağırdı. "Başa çıkamadın mı şu kadarcık şeyle!"

Bana evde çok daha ürkütücü konuşan adam kediye dönüp konuşmaya devam etti. "Abi, bakma böyle göründüğüne. Evden indirene kadar canım çıktı, arabaya binerken de çığlık atınca iğneyi vurmak zorunda kaldım."

"Hep aynı palavralar! O iğnenin etkisi birkaç saatlik. En son beş saat önce geldim, hâlâ uyuyor." Bir iki adım sesi sonra adamın fısıltısı geldi. "Ne saklıyorsunuz lan?"

Bir süre ses çıkmadı. Sonra bir silah tetiğinin çekildiğini duyduğumda tüylerimin ürperdiğini hissettim. Beni getiren adam hızla konuştu. "Bindirirken başını yanlışlıkla arabaya vurdum," diye fısıldadı. Yutkundu. "Çok sert vurdu. Ama istemeden oldu abi, yemin ederim."

Başımı nasıl vurduğumu hatırlamıyordum ama acısını hâlâ hissediyordum.

"Ve bunu bana yeni söylüyorsun?" diye fısıldadı diğer adam. Sonra az önce tetiği çekilmiş silah patladığında, nefesimin kesildiğini hissettim. Sonra adamın acı dolu haykırışını işittim.

Gerçekten vurmuş muydu?

Gözlerimi açıp oraya telaşla baktığımda beni getiren adamın bacağını tutarak yere çömeldiğini ve bacağından akan kanları gördüm. Ölecek bir yerinden vurulmadığını görünce telaşımı yutup gözlerimi yere akan kanlardan çektim. Gözlerim diğer adamla çakıştı.

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin