24.BÖLÜM: İNTİHAR KIYISINDA CESETLER

7.8K 495 397
                                    

24.BÖLÜM: İNTİHAR KIYISINDA
CESETLER


Vicdanın bedeni ne zaman terk ettiğini artık anlayabiliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Vicdanın bedeni ne zaman terk ettiğini artık anlayabiliyordum. Zihni öfke esir alıp, intikam kalbi yakmaya başladığında ortada ne vicdan namına bir şey kalıyordu, ne de acıma duygusu. Ellerim titriyordu, içim sıkışıyordu, ateşlendiğimin farkındaydım ama hayır, onu öldürmeye giderken içimde acıma duygusu yoktu.

Evin önüne gelip durmuşken ve karşısında kapısını izlerken, tek düşündüğüm o tabancayı elime alıp alamayacağımdı. Arkın Aral'ın az da olsa alıştırdığı akşamı hesaba kattığımda, yapabileceğimi, onu o silahla öldürebileceğimi düşünüyordum. Ama o silaha dokunur dokunmaz da, kendimi kaybedeceğimden korkmuyor değildim. Belki de işimi bıçakla halletmeli, bir anda yüreğine bıçak saplamalıydım. Öylesine taşlaşmış bir kalbe sahipti ki, belki de bıçak bile geçmeyecekti.

Omuzlarımı dikleştirdim, kapıya ilerledim ve eskiden de olduğu gibi, kapının kenarında bir oyukta yedek anahtar durduğunu gördüm. İçeriye girmem böylece hiç zor olmadı, kapıdan geçer geçmez bedenimi o gecenin rüzgârları kapladı. Çok geçmeden silkelendim, dış kapıyı kapattım ve bu içeriyi tamamen karanlığa boğdu. Oturma odasına gittim, o kutuyu ve o silahı akşam bıraktığım yerde buldum. Silaha uzanan ellerim titremiş, ama bu dokunmama engel olmamıştı.

Korkularının üzerine gitmeden onları yenemezsin diyen Arkın Aral'ın sesi yankılandı zihnimde ve evet, yapmam gereken buydu. Yıllarca babam en büyük korkum olmuştu ve onu öldürmeden, onu yenemezdim.

Anlık bir öfkeyle silahı hiç beklemeden elime aldım, bu tuhaf hissettirdi ama aldırmadım. Kalkıp kararlı adımlarla yatak odasına gittiğimde kapıyı açık bulup, içeriye sessiz girdim. Beklediğim şey onu uyurken bulmaktı ama o, pencerenin önüne oturmuş içiyordu.

Hiç umursamadan, ışığı yaktığım gibi silahı ona doğrulttuğumda evdeki varlığımdan haberdar olmayışı yerinden sıçramasına neden olmuş, yüzünü bana döndürdükten sonra silaha çatık kaşlarla bakmıştı. Duvardaki saate baktı sonra, üçü geçiyordu. Elindeki şişeyi kenara bırakarak ayağa kalkıp kaşlarını kaldırdı, sonra da pişkin pişkin gülmeye başladı.

"Beni öldürmeye mi geldin?"

Başımı hızla sallarken, "Evet." diye cevap verdim. "Seni ölümden başka hiçbir şey haklayamaz."

Üzerime yürümeye başladığında bir adım geri çekilerek silahı tam göğsüne doğru tuttum, içide mermi olmayışından korktuğum sırada tetiği çektiğimde tetik çekilmiş, içinde mermi olduğunu anlamam içimi rahatlatmıştı. Silahı ona doğrultmama rağmen hâlâ gülümseyerek üzerime geliyor, bir bana bir silaha bakıyordu.

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin