26.BÖLÜM: SAKLI FIRTINALAR

8.3K 449 483
                                    

26.BÖLÜM: SAKLI FIRTINALAR

Kendimi tanıyamayacak kadar hissizleştiğim, kimseye kendimden çok yabancı hissedemeyecek kadar benliğimden uzaklaştığım zamanlar oluyordu ve son günlerde bu çok daha fazla yaşanıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendimi tanıyamayacak kadar hissizleştiğim, kimseye kendimden çok yabancı hissedemeyecek kadar benliğimden uzaklaştığım zamanlar oluyordu ve son günlerde bu çok daha fazla yaşanıyordu. Her şeyi bilinçsiz yapıyor gibiydim, saatler sonra yaptığıma pişman olacağım şeyleri çok sık tekrarlar olmuştum. Hayata mı yetişemiyordum yoksa yaşama mı yetemiyordum bilmiyordum ama bugün daha iyi hissederek uyandığım için sonrasında ruhumun daha da boğuklaşmasından korkuyordum, çünkü hep böyle oluyordu.

Yine de etrafımı bu koku sarmışken boğuk hissetmem pek mümkün değildi ve hâlâ güzel hissediyordum, şimdi de istemeden gülümsediğime göre iyiydim.

Boynuna yaslı yüzümü oynatmadan kokusunu içime daha derin çekerken beline sarılı ellerimi yavaşça geri çektim. Uyanık olduğunu yüzümü yavaşça uzaklaştırdığımda fark ettim.

Çenesine denk gelen bakışlarım, başını hafifçe bana doğru eğdiğinde gözlerine ulaşırken elini üzerimden çekip yanağıma çıkarttı, saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken gözlerime baktı. "İyi misin?"

Ona her sabah bu soruyu sordurttuğum için gergin hissetsem de, tebessüm edip başımı salladım. "İyiyim. Boğaz ağrım falan da azalmış hatta."

"Ateşin düşmüş, sesin de düzelmeye başlamış. Güzel."

Gece mezarlığa gitmek ilk kez iyi gelmişti, sanırım anneme içimi dökmeye ihtiyacım vardı ama öncesinde fark etmemiştim. Yanına gidip içimi boşaltmak rahatlatmıştı. Ve gece... öpmüştü beni. Bazı mesafeleri yıkmaya başladığını bakışlarını artık bana daha çok açtığından da anlayabiliyordum. Başka mevzularda pek değişen bir şey yoktu, yine kendi zihninde düşünüp bunları asla gözlerine ya da dışarıya yansıtmamayı seçiyordu ama konu ben olduğumda bakışlarına açıklık getirmeye başlamıştı. Onunla tanıştığımdan beri gözleriyle konuştuğumu hissediyordum, tüm mesafeleri gözlerinden ölçüyordum. Ah, ama bu kez gözlerinden ölçmeye gerek kalmamıştı çünkü öpmüştü...

Ve yaşadığıma göre kalbim atmayı kesmemişti. Sanırım o an aklım pek başında olmadığından kalbime sıra gelmemişti.

Uzun süredir birbirinde duran gözlerimizin temasını bozmadan nefeslenerek dirseğinin üzerinde kalkıp bana yukarıdan bakmaya başladığında sırt üstü döndüm, boştaki elini başıma götürüp saçlarımın arasında oyalamaya başladı ve gözleri hâlâ gözlerimi izliyordu. Geceyi düşündüğünü biliyordum çünkü ben de öyle yapıyordum ve bu biraz geriyor, heyecanlandırıyordu.

"Gecenin bir saati mezarlığa yalnız girebilecek kadar kendini kaybetmişliğini hâlâ sorguluyorum," diye sakince konuşup parmağını yanağımda gezdirdi. "İntihara kalkıştığın gece de kendinde değildin. Kötü olmadığına emin miyiz?"

SÜKÛTA MAHKÛM VİCDANLAR •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin