29. Bölüm

40 8 2
                                    

Bakın hele kim bu hayırsız (!)
Aa ben mişim :"))

Buyurun bölüm sizlerleee ..

Saatin  tik tak sesini sanki saatlerdir dinliyor gibiydik. Sessizliği ne kadar bozmak istesem de içimde bir şey susmam gerektiğini söylüyordu.
Salonda dört surat birbirimize boş boş bakıyorduk. Bu böyle devam edecek miydi ?

"Çaylarınız geldi hanımım" 
"Bırak şöyle Asuman teşekkür ederiz"  diye eliyle masayı işaret etti annem.. Kadın yavaşça indirdi tepsiyi çaydanlığı da tam önüme koydu. Filmlerde böyle olmuyordu ama biz kendi çayımızı kendimiz mi dolduracağız şimdi. Hayır dolduralım da niye yani bir sebep bulamıyordum

Etrafa boş boş bakmamdan anlamış olsa gerek annemin oğlunun bana doğru baktığını farkettim. Adını bile bilmiyordum. Her ne kadar ameliyatına girmiş olsamda adı aklımda kalmamıştı..

"Elvin'cim biz çayımızı sıcak bir ortamda içmek için hep beraber bir işin ucundan tutarız aile olmak bunu gerektirir. "

İç sesim "ne dedi şimdi bu " diye konuşup alay ederken ben ise şunları düşündüm kendi kendime

Bana aile olmayı öğretmek sana mı düştü. Ayrıca Elvin'cim ne be ! Askerlik arkadaşın mıyım ben senin şu hallere bak..

Annem oğluşuna attığım ölümcül bakışlarımı fark etmiş olacak ki hafifçe  öksürerek bize mahçupça baktı.

Yalandan gülümseme mi ortaya çıkarıp

"Öyle mi ? Ne güzel.. " dedim.

Bu çocukla iyi anlaşabilecek gibi değildik.

Ortam sessizleşince Ömer amca sessizliği bozup bana doğru baktı ardından
"Eee Elvin kızım duydum ki yakında gidiyormuşsun. Çok da ünlü bir cerrah olmuşsun.. başarını takdir ettim doğrusu. Seni dinlemeyi çok isterim "

Annem masadan demlik ve çaydanlığı alıp çayları bardaklara doldurmaya başladı yavaşça bana doğru gülümseyip.
"Çok zekidir benim kızım.. çok güçlüdür " dedi sonlara doğru gururla kısıldı sesi.

Küçük boyster yüzünü buruşturup anneme doğru baktı. Hâlâ ergenlik çağını bitirmemiş olsa gerek. Kıskançlık seziyordum.

"Evet Ömer amca. " Dedim gülümseyip ve lafa daldım
"Madem merak ettiniz anlatayım"

Derince bir nefes alıp söze girdim,

"Biliyorsunuz ki bir aile ortamı sıcaklığı yaşamadım " bu sözü küçük boysterin gözünün içine soka soka söyleyip devam ettim " ama kitaplarım bana o sıcaklığı yeterince  hissettirdi. Kimi zaman bir sahil kenarında mafya oldum kimi zaman bir peri kızı. Kimi zamansa bir  Mecnun'a  Leyla oldum. Kitaplar sağolsun bu eksikliklerimi onlar kapattı"
Gülümseyip yere doğru devirdim gözlerimi..

"Ta ki on sekiz yaşıma kadar.." annem elindeki çayı masaya indirip benden gözlerini kaçırdı. Bense artık onu suçlayamıyordum bile.

" Babam vefat edince dünya başıma yıkılmıştı. Sahi pek bir babalığı da yoktu ama gölgesi yeter hesabı " nefesimi toparlayıp devam ettim söze
"Sınavlarımın olduğu sene ölmesi apayrı bir mevzu zaten düşünsenize mezuna kalsam arkamda duracak bir destek kaynağım bile yoktu "

"Anlayacağınız üzülmeye bile vaktim olmadı .. bir iki hafta ağladık arkasından sonra kendimi toparlayıp derse geçtim.
Böyle böyle zaman akıp gitti sınav kapıya dayandı "

"İlk 785. Oldum sınavda yüz de yüz bursla Ankara Hacettepe tıp fakültesi kazandım.yurtdu kitaptı stajdı şuydu buydu derken benim burs kayboluyordu Bir kafede part time çalışmaya başladım"

İMKAN-SIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin