31. Bölüm

66 9 2
                                    

Yüzüme kapanan telefon sesiyle bir iki dakika duraksadım.
"Şimdi ne yapacaksın?" Diye sordum kendi kendime ..

Küçük salona geçip oturdum koltuğun birine bizimkiler içerde beni bekliyordu.
Kalbimin atış hızı gittikçe artıyordu kriz geçiriyordum resmen..
"Nasıl anlatırım.." avuçlarımın içiyle sildim göz yaşlarımı..

Telefonu alıp adresi yolladım. Bir de mesaj attım..

-Annemlerin yanındayım konu biraz eski günlerden açıldı iyiyim ben gelmene gerek yok :))

Telefonu koltuğun üstüne bırakıp pencereye doğru ilerledim. Biraz hava almak istiyordum..

Tam her şey çok güzel oldu artık bizi ayıracak bizi üzecek bir şey yok derken mazimizden vuruluyoruz işte.. bir şekilde buluyor bizi acı dedikleri illet.  Düşüncelere dalıp gitmiştim baktığım sokak lambasının hafifçe aydınlattığı yoldan annem kaldırdı beni..

Omzuma dokunması ile küçük çaplı bir titreyip kendime geldim. Uzun uzun dalıp gidiyordum artık . Taşıyamıyordum bu kadarını.

"Anne.." dedim ip ince çıkan sesimle. Sarıldı birden. İlk defa anneme derdimi anlatma fırsatı bulmuştum. İlk defa isteyerek annemin kollarında nefes almıştım.

"Kader bunlar güzel kızım. Hepsi kader hepsi geldi hepsi geçti.."

Ah be annem geçti geçmesine de Meriç babasının üvey babamın kollarında vefat ettiğini bilmiyor ki..

"Anne.." dedim nefesimi toparlayıp burnumu çektim. " Ben bunu nasıl anlatırım."

Kollarını yavaşça çekti benden kollarımı tuttu sıkıca  gözlerimin içine net bir şekilde bakıp

"Uygun bir zamanda söylersin. Sıkma bu kadar canını .."

Nasıl sıkmayayım canımı anne benim canım da Meriç hayatım da Meriç.. onun üzüleceği şeyi bile bile nasıl sıkmam bu canı.
Nasıl sıkılmaz bu can..

Odanın karanlığını aydınlatan telefonumun parlaklığıyla telefonuma doğru ilerledim. Sesli bir mesaj gelmişti

"Beş dakikaya ordayım. Bakalım nasıl bir konuymuş bu. Zaten ufak bir şeysin nasıl üzüyorlar seni hâlâ" 

Sonlara doğru asık suratımda küçük güller açtı. Hâlâ bana ufaklık demeyi ihmal etmiyordu.. hâlâ ilk gün ki gibiydik..

"Kızın kaderi annesine çeker derlermişte seni ben doğurmadım herhalde " dedi annem kocaman gülümseyip dizime hafifçe vurarak.

"Niyeki " dedim ıslanmış buğulu gözlerimle anneme bakarak hafifçe gülümsedim

"Baksana damadım nasıl düşünüyor nasıl seviyor benim ufak güzel  kızımı " dedi ufak kelimesini bastırarak söyledi

" Ya anne dur yapma ya " dedim utanarak güldüm..

Annem ayağı kalkıp
"Madem damadımız da teşrif ediyor o zaman ben çayı ısıtayım birazcık da bir şeyler hazırlayayım." dedi ve odadan çıktı.

Lavaboyu ararken kaybolacaktım evin içinde ama izlediğim filmlerden bildiğim kadarıyla  en soldaki  odanın lavabo olduğunu aklıma getirerek ilerledim koridorda ve bingo !

Akmış rimelime baktım çok fazla makyaj yoktu yüzümde ama rimelim sayesinde pandaya benziyordum.

Suyu açıp yüzümü temizledim. Ellerimi yıkayıp kurulandıktan sonra çıktım.

Mutfağa annemin yanına doğru gittim kekler pastalar çörekler çıkartıyordu damadını öldürecekti sanırım.

"Elvin hemen yanındaki dolapta çerezler var getirsene kızım " şaşkınlıkla anneme baktım.
Başkaları için normal gelebilirdi bu olay ama ben ilk defa mutfakta anneme yardım ediyordum. Ve ilk misafirim oluyordu sevdiğim çocuk..

İMKAN-SIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin