MERHABA. 18.BÖLÜMÜ SONUNDA YAYINLAYABİLDİM. BENİM İÇİN YAZMASI ZOR BİR BÖLÜM OLDU. GİT GİDE 'ÇIĞLIK' OKUYUCULARI ARTIYOR. HER BİR OKUMA SAYISI VE OY SAYISI ARTTIKÇA BENİM İÇİMDEKİ MUTLULUK 2 KAT DAHA ARTIYOR. HEPİNİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. SİZLERİ HER NE KADAR TANIMASAMDA ÇOK SEVİYORUM. Xx. .) 19.BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE. KENDİNİZE İYİ BAKIN.)
''Kendine iyi bak'' gözünden damlayan gözyaşıyla birlikte son kez sarıldı sımsıkı.
''Sen de kendine iyi bak Rosalie.''
''İstediğin zaman arayabilirsin.''
''Biliyorum... Rosalie kendine çok dikkat et lütfen. Artık onun nasıl birisi olduğunu biliyorsun ve sana-''
''Emily hadi!'' diyen abime ''tamam'' deyip tekrar Rosalie'ye döndüm.
''Bana?''
''Dikkat et işte.'' Sonunu getiremedim...
''Peki.'' son kez dememe rağmen tekrar sarıldım. Arabaya doğru yürürken Rosalie arkamdan seslendi.
''Emily'' arkamı döndüğümde yanıma geldi. ''Al bunu yanına. Hem bir günden hatıra, hemde tedbir amaçlı bulunsun'' deyip biber gazını elime koydu. Hem gülüyor hemde ağlıyordu. Tuhaf ama bir o kadarda düşünceli olan mükemmel bir insandı o. Onu burada bırakmayı asla istemiyordum. Ama ailesi de gelmişti zaten. Bu yüzden içim birazda olsa rahattı. Arabaya bindiğimde abim arabayı çalıştırıp yola çıktık.
''İyi misin?'' bilmem. İyi miyim? Aslında bir yandan çok mutluyum eve döneceğim için. Bir yandan aklımı kurcalayan milyonlarca soru var. Ve başını çeken düşünce aileme ne diyeceğim olması. Acaba ne söylesem diye düşünmekten kafam patlayacak hale gelmesinde kaçınılmaz bir gerçekti. Yolculuk öylece devam ederken aklıma sürekli olarak Rosalie geliyordu. Onu rahat bırakmayacağını düşünen bir tarafımın beni rahatsız etmesine müsaade etmemem gerekiyordu. 'Böyle olmak zorundaydı.' Her şey daha karmaşık bir hal aldı. Çünkü polis araştırmalarından hiçbir şey çıkmadı. Ne kadar anormal değil mi (!) O kadar eve girmesiyle oluşan izlerden hiç bir şey bulunamaması ne demekti? Eve girdi. Odaya girdi. Ve bir iz yok mu? Hani filmlerde falan ayakkabı izinden bulunuyordu bir şeyler? Kapıyı nasıl açtı? Hiç mi dokunmadı bir yerlere? Nasıl olur da hiç bir iz bulamazlar? Gerçekten çok fazla sinir bozucu bir durumdu.
''Emily yağmur yağacak gibi. Eğer fazla şiddetli olursa eve geç gidebiliriz.''
''Tamam'' deyip başımı tekrar cama yasladım. Saat kaçtı acaba? En son baktığımda 09.08'di. Şimdi ise... 12.46. Hava kapalı. Yağmurun yağacağı çok belli. Zaten yağmurda arabada olmaktan nefret ederim. Jason'da yağmurda araba sürmekten nefret eder. Nefret değil aslında. Biz küçükken babam kaza yapmıştı. Yağmurlu havada. Çok büyük olmasa da kaza bizi çok etkiledi. O yüzden böyle havalarda arabada olmayı pek tercih etmeyiz. Cama gelen yağmur damlasını görünce camı kapattım. Zar zor arka koltuğa geçip botlarımı çıkarttım. Başımı cama yasladım. Sırtım kapıya denk gelecek şekilde bacaklarımı arabanın koltuğuna uzattım. Güneşin yerini gri yağmur bulutları alırken burada havanın ne kadar saçma olduğunu düşündüm. Gece şiddetle yağmur yağıyor. Sabah sıcak, öğle vakti tekrar yağmur. Tuhaf. Ama şu anda hava koşullarından daha tuhaf olan şey ise abimin arabayı durdurması. Başımı yasladığım yerden kaldırıp abime döndüm.
''Ne oldu?''
''İlerde birisi var.'' yani?
''Ne olmuş birsi varsa?'' tamam ıssız, kuytu bir orman yolu olabilir ama hiç mi insan geçmeyecek?
''Emily! Suratıma aval aval bakmayı keste bak şu yola.'' Abimin sinirli çıkan sesine karşın yola gözlerimi çevirdim.
———
![](https://img.wattpad.com/cover/19216560-288-k902849.jpg)