25.BÖLÜM

212 27 5
                                        

11 Temmuz 2014 benim hikayeye başlama tarihimdi ve 11 Temmuzu geçeli 14 gün oldu. 

1. Yılımız kutlu olsun

Medya, Dominik  

▬▬ ▬▬ ▬▬

Dominik•

''Ölme,'' diye fısıldadım başımı ellerine yaslayıp.

''Eğer ölürsen, ben de ölürüm. Sensiz yaşamaktansa ölmek daha iyi değil midir sence de?'' 

''Cevap versene artık,'' kafamı kaldırmayıp yana çevirdim Emiliy'nin yüzünü görmek için. Bembeyaz yüzünü ağzına taktıkları şey  kapattığı için tam olarak göremiyordum. Yoğun bakımda tam olarak beş saat elli iki dakika boyunca yatıyordu. Yanına girmek için her yolu denedim ama doktorlar izin vermediler. Sonra, bilmiyorum acıdılar belki ama izin verdiler. Gerekli her şeyi giyip girdim yanına. Bileklerindeki sargılar düzenli olarak değiştiriliyor. Kan kaybından dolayı bir sürü kan takviyesi yapıldı. Yanına ilk girdiğimde uzunca bir süre  gelemedim yanına, bakamadım yüzüne. Kapının orada bekleyebildim sadece. Sonra, yavaş yavaş yaklaştım yanına. Uyanmasını bekledim belkide. Gözyaşlarım zorlaştırıyordu onu görmemi. Her saniye siliyordum, yine akıyordu. Sanki bütün bunların sorumlusu benmişim gibi hissediyordum. Yapamazdım ama, onun ölmesine öylece göz yumamazdım.

Bulabildiğim kadar silah bulup zorda olsa arkadaşlarımı ikna edip girebildim o lanet odaya. Emily'nin bağırışlarını metrelerce ileriden duyabiliyorduk. Yapamadım ben yine, onu nasıl göreceğimi bilmediğim için giremedim. Diğerleri girdiler, o odadakileri onlar halledecekti bense sadece Emily ile ilgilenecektim.

 Daha fazla beklemedim ve girdim içeri. Dizlerinin üstünde, başı öne eğik, uzun saçlarının uçları yerdeki kanlara değiyordu. Birden düşüverdi yere. Dayanamadım daha fazla koştum yanına. Gözünden süzülen yaşları silip, yanında benim olduğumu hissetsin diye yavaşça öptüm yanağını. Çıkardım onu o odadan. Yerin altında ki tünelden çıktık. Her saniye onu uyanık tutmak için çalıştım. Tam arabaya binerken kapandı gözleri. Dayanamadım bende daha fazla. Arabaya binerken kaybettim dengemi, başım dönüyordu, gözlerim kararmıştı. Onların hiçbiri umurumda değildi. En önemlisi Emily ölüyordu. Benim kollarımda... Gözlerimi açtığımda bende hastanedeydim. Aklıma Emily geldi, serum falan önemli değildi zaten. İğneyi hızlıca çektim kolumdan. Gidip Emily'nin durumunu öğrendim. Aşırı kan kaybı, boğazındaki kesik yüzünden büyük hayati tehlike... Ameliyata almışlar hemen. İki buçuk saat ameliyat kapısının önünde bekledim. Sonra hemşire gelip tekrar beni odaya götürmeye çalıştı, istemedim. Çünkü ben burdan ayrılırsam Emily yalnız hisseder diye düşündüm. Sanki bir adım uzaklaşsam, o ölecekmiş gibi hissettim. Dört saat sonra çıktı ordan. Bembeyaz yüzü daha beyazdı sanki. Kalakaldım öylece. Ne dokunabildim ne ona doğru bir adım atabildim. Başka bir hemşire geldi. İşlemlerin yapılması lazımmış. Aslında Ameliyattan önce yapılması gerekiyordu işlemlerin. Damon Aida ve Rosalie'yi getirmek için gitmişti. Richeard ve ben vardım yanında sadece. Richeard 'ailesinden değilim sadece arkadaşlarım' dediği için işlemleri yapmadı. Bana da serum takılınca işlemler kaldı tabii. Emily'i yoğun bakıma aldılar. İşlemleri bir şekilde hallettim. Yine gittim yanına, almadılar. Kapının önünde oturdum, onlar çıkar çıkmaz yine girmeye çalıştım ama olmadı. Bekleyemezdim ki burada. Doktorun birisi geldi, kıyafetleri verdi gitti...

''Eğer uyanırsan, psikoloji merkezine yatacağını biliyorsun demi? Üzülme. Yanına bende gelirim. Zaten benimde çok mükemmel bir psikolojim yok. Scott gibi bir manyağın yanındaysan nasıl akıl yada ruh sağlığının iyi olmasını bekleyebilirsin ki?'' 

ÇIĞLIK (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin