8.BÖLÜM -Düzenlendi-

592 48 4
                                    

Siyah beyaz resim Richeard. Onun altındaki Jack Martinez ve büyük resim Aiden.

Buranın her katında insanların tedavi edildiğini düşündüğümde nereye geldiğimi sorgulamaya başladım. Gerçekten buraya gelecek kadar kötü müydüm?

İçeri ilk girdiğimde karşılaştığım güvenliğe annemin verdiği kartı gösterip geçtim. Nereye gidecektim hangi kata çıkacaktım hiçbir fikrim yoktu.

''Jack Martinez'in katı nerede acaba?'' danışmada duran orta yaşlı kadın bakmadan elini uzatıp kartı istediğini söylediğinde cebimdeki kartı tekrar çıkarıp verdim. Görmediğim bir yere okuttu.

''16. Kat.'' Dediğinde uzattığı kartı alıp oradan ayrılıp asansöre yakın bir yerde durmaya başladım.

''Demek 16. Kat,'' şimdiden merdivenleri arıyordu gözüm. Asansör fobisi olan birisiyseniz eğer ister 16. Kat olsun iste daha fazla merdivenleri hemen arardı gözünüz ve çıkmaya hiç tereddüt etmeden çıkmaya başlardınız. Vivian'ın yaptığı sargıyı çıkarmıştım ve yara kabuk bağlamaya başlamıştı. Eğer hala kötü durumda olsaydım kendimi bir şekilde kandırıp asansöre binebilirdim ama şuan mazeret bulamıyordum ve asansör tek çözüm gibi görünüyordu.

''Hadisene be!'' birden bağıran ses korkuyla arkamı dönmemi sağladığında gördüğüm kişi büyük bir sinirle bana bakıyordu.

''Ne bekliyorsun maden binmeyeceksin! Seni mi bekleyeceğiz burada?'' saçları dökülmeye başlayan kısa boylu adam yanımdan söylene söylene geçti ve asansöre binip kat tuşuna bastı. Çekilmeme bile gerek yoktu çünkü asansörün önünde değildim.

''Deli midir nedir?'' diye kendi kendime söylendiğimde dediğim şeyi fark edip güldüm. Tabii ki deliydi. Kapıdan içeri giren topluluk dikkatimi çektiğinde dikkatimi oraya verdim. Uzun boyları ve yapılı vücutlarıyla dikkat çeken doktorları hepsi büyük bir ciddiyetle içeri girip elindeki dosyaları tek ayrı bir masada oturan kadının önüne bırakıp içeri geçtiler. O sırada iki hemşire uzun önlük giydirilen ve yüzünde tuhaf bir gülümsemesi olan adamı karşı taraftaki asansöre bindirdiklerinde adamla göz göze geldim. Adamın yüzündeki gülümseme git gide yayılırken asansörün inden çıkmak için hamle yaptığında hala bana bakıyordu. İki hemşire zorla tuttukları adamı biraz daha geriye çekerken boğazımda attığını hissettiğim kalbimle ve bir anlık cesaretle bindim asansöre. Karşıdaki asansörle aynı anda kapanan kapılardan en son gördüğüm adamın hala hemşirelerin elinden kurtulmaya çalışmasıydı.

Başım dönmeye başlamıştı bile. Hangi akla hizmet olduğunu bilmeden bindiğim asansör yeni hareket etmeye başlamıştı.

Küçükken uçabileceğime inanırdım. Her çocuk gibi pamuktan yapıldığını ve üzerilerine oturulabileceğine inanırdım. Küçükken her doğum günümde gözlerimi kapatıp üflediğim mumlar tek seferde sönmesine rağmen kabul olmayan dileğimdi. Kabul olmasını her şeyden çok istediğim ama hiçbir zaman olmayacak olan dileğimdi. İki senedir gözlerimi kapatıp tuttuğum dileğim bunun gibi imkansız bir şey değildi. Sadece ruhen düzelmemi dilemiştim. Ve mumlar tek seferde sönmüştü. Bulunduğum ortama göz attığımda ise mumların tek seferde sönmesinin bir şeyi ifade etmediğini anladım.

9. katta duran asansörden inan adam ile düşüncelerimden çıkıp ortamın başımın döndürmesine çaresizce izin verdim. Arkamdan mırıldanan bir ses ile iki yanda kaplı olan camlara baktım hemen. Arkamda sol tarafa yaslanan oğlanla bakışlarımız bir anlığına buluşunca hemen geri önüme döndüm. Dediği şeyleri anlamasam da tuhaf bir şarkı olduğunu kestirebilmiştim. Kimse olmadığı halde duran asansör ciddi anlamda midemi bulandırırken zihnimdeki anılar kendini geriye çekip tek bir şeyi ön plana çıkardılar.

ÇIĞLIK (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin