2.Bölüm düzenlenmiş hali ile karşınızda. Medya Alex Dwane
''Alo?'' telefonu kulağımdan çekip kapanıp kapanmadığına baktım. ''Alo?'' kapatmak için tekrar çekecektim ki bu sefer birisinin nefes alıp vermesini duyuyordum.
''Ne yani sadece nefes alıp verme sesini dinleten sapıklardan mısın sende?'' ses gelmeyince kapattım. Biraz sinirlenip biraz da tedirgin olmuştum bu durumdan.
''Emily? Alex yanıma gelip sandalyeyi çekti ve telefonu aldı. ''Az önce açıldı mı bu?'' şaşkın şaşkın telefona bakıyordu. Hem yan tuşlarına basıp hem de sertçe dokunuyordu ekrana.
''Arada bir gidip geliyor demek ki.'' Sesli bir şekilde gülüp tekrar yerine geçti. Salondaki büyük masanın etrafına oturmuş arşivden aldığımız dosyalara bakıyorduk.
''1820 yılında yapılan sirkte yangın çıkmış bazı hayvanlar ölmüş ve o sene sirk iptal edilmiş.'' Bana uzattığı dosyayı alıp birkaç sayfasına baktım.
''Neden ilgi çekici başka bir şey olmamış ki?'' dosyayı bırakıp arkama yaslandım.
''Kendimize okul açılana kadar uğraşacak başka şeyler bulmalıyız kasaba arşivi pek eğlenceli değil.'' Önündeki kağıtları toplayıp dosyanın arasına sıkıştırdı. Benim önümdekileri de alıp hepsini çantaya koydu ve ayağa kalktı. ''Annen birazdan burada olur.''
İki saat önce anneme mesaj atıp bizi almasını istemiştik. İşinin geç biteceğini söylemişti. Hava karardığı için eve tek başımıza göndermeyip onu beklememizi istemişti. Saat şuan on bir buçuktu ve kesinlikle aklım hala ormandaydı. Alex'e söylemiyordum çünkü beni umursamıyordu.
''Alex?'' yattığı kanepeden başını kaldırıp bana baktı. ''Okulların açılmasına ne kadar var?''
''Bir haftadan biraz fazla.'' Güldüm. ''Bu sefer gerçekten bir haftadan biraz fazla kaldı.'' O da gülmeye başlamıştı. Gülünce hafif kısılan gözleri vardı. Çocukken gözleri maviydi fakat zaman geçtikçe değişti. Ama değişen sadece gözleriydi. Çocukken de benden 13 santim uzundu şimdi de aynı o kadar uzun. Her sene ölçeriz ve ikimiz de uzasak, aradaki fark her zaman 13 santim oluyordu. Tıpkı okulun açılmasına daha iki ay varken Alex'in her zaman bir haftadan biraz fazla demesi gibi o da hiç değişmedi bu zamana kadar. Ama şimdi sanırım haklıydı. Bir haftadan biraz fazla kalmıştı. Dışarıdan gelen korna sesi ile ayağa kalktık. Masadan eşyalarımı alırken son kez pencereden baktım. Bir şey olmuştu. Kötü veya iyi, bir kadının başına bir şey gelmişti. Çünkü hayvanlar söz konusu olunca ardından bir el silah sesi duyulurdu. Bu sefer öyle olmamıştı.
''Emily!'' kapının önünde beni bekliyordu Alex. Bir kez daha bakıp dışarıya, kapıya yöneldim. Yanından geçerken sessiz bir şekilde fısıldadı kulağıma, ''Çok fazla takıyorsun kafana.'' Sinirle yüzüne bakıp arabada bekleyen annemin yanına gittim. Alex'de gelince hareket etti araba.
''Neler yaptınız bakalım?'' annem yorgun görünmesine rağmen neşeli bir şekilde konuşabiliyordu. Arkada oturmayı tercih etmiştim ve Alex öne binmişti. Aynadan bir süre bana bakıp daha sonra ise Alex'e baktı.
''Neler oluyor?'' ikimiz de cevap vermedik. O orman Alex'e göre her zaman tehlikeliydi. İster sabah olsun ister gece. Her zaman tehlikeli olduğunu düşünür ve onun yanındayken asla beni oraya göndermezdi. Bana göre hayvanlardan başka bir şey yoktu. Ama bugün nedense daha farklı şeyler hissetmiştim. Alex kesinlikle haklıydı hava kararmak üzereyken oraya asla gidemezdik. Bunu bildiğim halde ilk defa bu kadar gidip bakmak istemiştim. Belki eğer bunu yapsaydım pişman olacaktım ama o an istemiştim.