20. BÖLÜMLE TEKRAR KARŞINIZDAYIM. BELİRTMEK İSTEDİĞİM ŞEY TAM OLARAK, 6.K OKUYUCUYA ULAŞMAMIZ. OKUYAN HERKESE TEK TEK TEŞEKKÜR EDERİM. SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM.
*HİKAYEMİN KAPAĞI İÇİN DERYA ERTEPE'YE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.*
Onları gördüğümüzü söylemeyi düşünmedim değil. Ama bana bunca önemli bilgi verdi. Onu hemen satacak değildim. Şu saniye kadar 'Bizi' dediğini bile fark etmemiştim. Yani gerçek dışı bir olay olmamıştı; ikiziydi.
Polisin sorgulayıcı bakışlarını üzerimde çok iyi hissedebiliyordum. Abim öylece bana bakıyordu ve bende ona. Polise kafamı çevirmeden cevap verdim.
''Hayır görmedik.''
——-
''Neden görmedik dediğini sorabilir miyim?'' dedi arabayı sürerken. Bence sormamalısın çünkü söylemeyeceğim.
''Bence sormamalısın.''
''Neden?''
''Çünkü bir nedeni yok.''
''O zaman söyleseydik. Nasıl olsa söylememizin de bir nedeni yok.''
''Aynı şey değil.''
''Nasıl aynı şey değil?''
''Değil işte. İçimden bir ses söylememiz gerektiğini söyledi.'
''Söyle o içindeki sese mantıklı konuşsun''
''Mantıklı olanda buydu zaten!'' söyledim işte bir nedeni yok diye. Neden kurcalıyor ki?
''Benden bir şeyler gizliyorsun'' sesi benim sesime göre çok daha sakin çıkmıştı.
''Ne saklayabilirim?''
''O kızla konuştuklarınızı saklayabilirsin mesela.''
''Bir şey konuşmadığımızı söyledim sana.''
''Kör değilim tamam mı! Gördüm.''
''Tamam! Konuştukta ne oldu? Değişen hiçbir şey yok ''
''Değişen ne olabilirdi ki zaten!'' iyiden iyiye sinirlendiği belliydi. Ona her şeyi anlatsam ancak o zaman anlayabilirdi beni. Ve o biraz zor. Anlatamam. Cevap vermeden cama düşen yağmur damlalarını seyrettim. Değişen ne olabilirdi ki zaten? Cidden iyi bir soru, cevabı olmayan. Ben yoruldum. Birileriyle tartışmaktan, cevabı olmayan sorulardan yoruldum. Ben korkuyorum. Ölmekten, sevdiklerimi kaybetmekten korkuyorum. Daha ne kadar ileri gidebilirdi ki? Ailemi de mi öldürecekti? Micheal onlardansa... 'Onlardansa...' tek bir kişi değil yani? 'tepkiden çok hayran topladı...' Charles Manson hayranı bir katil... Ve onun yardımcıları. Neden ben? Cevap bulamadığım sorulardan. Ne kadar mükemmel bir hayatım var (!) Bunları düşündükçe gözlerime yaşlar birikiyordu ve bu beni sinirlendiriyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimi sildim.
''Özür dilerim.'' hiç umurumda değilsin açıkçası.
''Konuşmayacak mısın?'' umurumda olmadığını söylemiştim, içimden. Anlayışsız aptal. İnsan hiç mi düşünmez bu kız ne yaşadı? Ve ben neden hala üzerine gidiyorum diye. Tamam tabii ki düşündü ama anlayışsız olması neden? Hiç bir tepki vermeden öylece dışarıyı seyredebiliyordum. En çok yağmurda ağlamayı severdim. Ama dışarıda olduğum sürece. Hani bir söz vardı 'Ne saklayabilir gözyaşlarımı yağmurdan başka'. Yağmur yağınca belli olmaz ağladığın. Güçsüz görünmezsin insanlara karşı. Ya ne yaşadığını bilmeden yargılarlar, ya da herkesten güçlü sanarlar seni.
Herkesin ayakta olmasına karşı, bir tanesi en karanlık köşeye sinmiş yine boşluğa bakıyordu. Kim olduğu belliydi aslında... Diğerlerinin aksine gerçek olanı. Herkes büyük,beyaz duvarın önüne geçmiş bir şeyler yapıyorlardı, bedenleri duvara dönük sürekli olarak duvara bir şeyler çiziyorlardı? Çiziyorlardı yada boya gibi bir şey yapıyorlardı. Demir kapının orada oturan Emily'de kalkmıştı. Biraz dikkatli bakıldığında çok belliydi hangisi olduğu. Ellerindeki kanlar yok olmuştu. Ama üstü için pek aynı şey söylenemezdi. Kan artık tamamıyla kırmızı rengini kaybetmişti. Diğeriyle aynı olmasına rağmen üstü onu farklı kılan en büyük unsurdu. Aslında tek duvarın önünde olmayan gerçek Emily değildi. Tam onun karşısına oturmuş başka bir Emily vardı. Sürekli aklına gelen ama asla cevabı olmayan sorunun tekrar hiçbir zaman cevabı olmadığını belirtecek en güzel örneğiydi karşısındaki. Biraz öncesine kadar yoktu orda. Birden gelip yavaşça oturmuştu karşısına. Gözlerini gerçek Emily'nin gözlerine hapsetmişti sanki, asla ayırmayaca mış gibi. Acaba içinde hangi duyguyu taşıyordu? Kesinlikle şu anda cevabı çok belliydi. Emily'nin kalbinin en derin, en karanlık köşesine sahip, en çok hissettiği duyguydu bu her ne kadar dışarıya belli etmesede... Yalnızlık.