Bir

42K 2.2K 1.2K
                                    

"Selamın aleyküm Mehmet usta."

Arabasının kapısını kapatırken, karavanında dürüm hazırlayan adam'a bağırarak seslendi. Karakolda olmadığı her gün öğle yemeğini burada yerdi. Daha önce yemediği kadar lezzetli yapıyordu Mehmet usta.

"Ooo, Fırat komiserim. Aleyküm selam, hoş geldin," diyerek gülümsedi adam. "Buyur otur, hazırlıyorum köfte ekmeğini."

Onu onaylayarak arabasına en yakın ahşap masaya oturdu. Cebindeki telefonu ve sigara paketini masaya koyarak rahat bir şekilde yerleşti. Cüzdanı ceketinin iç cebinde olduğu için rahatsız etmiyordu.

Mehmet abisinin yanında çalışan dokuz-on yaşlarındaki çocuk elinde ayranla yanına doğru gelirken yüzünde bir gülümseme oluştu. Mehmet ustanın torunu Furkan, dedesine yardım etmek için buradaydı.

Ayran'ı masaya bırakan Furkan, tanıdığı adam'a gülümsedi. "Hoş geldin abi."

Elini kaldırarak küçük çocuğun saçlarında gezdirdi elini. "Hoş bulduk koçum, okul nasıl gidiyor?"

Gözleri parladı Furkan'ın. "İyi gidiyor, haftaya bir gezi düzenlenecek biliyor musun? Çok heyecanlıyım."

Gülümseyerek dinledi heyecanla konuşan çocuğu. Annesiyle babası ölmüştü Furkan'ın, dedesi bakıyordu ona sadece. Birbirinden başka kimseleri yoktu. Bunlara rağmen ne kadar hayat doluydu..

İnsanlarla samimi olmayı pek sevmeyen Fırat için Furkan'la Mehmet ustanın yeri ayrıydı.

"Öyle mi, nereye peki?" Furkan aynı çocuksu heyecanıyla cevap vermek için dudaklarını aralamıştı ki dedesi çağırmıştı.

"Furkan, gel yavrum. Şunları karşıdaki manava götürüver." Koşarak dedesinin yanına gitti küçük çocuk. Gülerek kafasını sağ sola sallarken yanındaki arabasının içindeki telsizin sesini duydu.

"Tüm ekiplerin dikkatine." Fırat hızla ayağa kalkarak şöför kapısını açtı arabaya oturdu. "Kırlangıç sokağındaki inşaatın tepesinde on dokuz yaşlarında bir çocuğun intihar edeceği ihbarını aldık."

Sıkıntıyla oflayarak arkasına yaslandı. Kırlangıç sokağı bir alt sokaktı. Tam da intihar edecek zamanı bulmuştu çocuk, bir saat sonra etse olmaz mıydı sanki? Karnı tok olarak gidip onu kurtarabilirdi en azından.

Kurtarmak derken, gösteriş amaçlı kurtarmaktan bahs ediyordu elbette. Yine bir ergen dikkat çekmek için 'kendimi aşağı atacağım' diyerek milleti başına toplamak istemişti anlaşılan.

"Olay yerine yakınım," diye mırıldandı istemeye istemeye. "İntikal ediyorum."

Az önceki oturduğu masadan eşyalarını alırken Mehmet ustaya elini kaldırıp mahçup bakışlar attı, yaşlı adam sadece gülümseyip kafasını sallamıştı. Fırat'ın polis olduğunu biliyordu zaten, böyle durumlar hep başına gelirdi.

Kemerini takarak arabayı çalıştırdı ve egosunu tatmin etmek isteyen ergen'i kurtarmak adına yola koyuldu.

İnşaat'ın nerede olduğunu bildiği için hemen gelmişti zaten, baya kalabalıktı aşağısı. Herkes kafasını kaldırmış, yukarı bakıyordu.

Arabadan inince Fırat da yukarıya baktı, tam olarak görünmese de çocuğun en üst katta olduğunu görebiliyordu.

Kalabalığın içerisinden geçerken 'açılın, polis' diyerek milletin geriye gitmesini sağladı.

"İtfaiyeyi aradınız, değil mi?" Kalabalığa sorduğu soruyu en öndeki otuzların sonundaki kadın cevaplamıştı.

"Aradık, aradık memur bey," diyerek panikle konuştu. "Çocuğu kurtaracaksınız, değil mi? Anası babası kim bilir ne haldedir."

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin