On

19.8K 1.6K 778
                                    

"Sen şimdi beni yemeğe mi götürüyorsun?"

Emin olmak için üçüncü kez aynı soruyu sorunca Fırat kendine hakim olamayarak seslice güldü. Emniyetteki işi bitince karınları aç olduğu için Fırat yemek yemeğe gitmeyi teklif etmişti ama Emir bir türlü inanamıyordu.

Onun düşüncelerine göre, biriyle baş başa yemeğe gitmek çok özeldi. Fırat birden öyle teklif edince sanki çıkma teklifi etmiş gibi kafasında yine kurmuştu 'acaba o da mı beni seviyor' diye.

"Aç değilsin sen galiba," diyerek kaşlarını havalandırdı Fırat. Onunla uğraşmayı çok seviyordu, hemen sinirlenip trip attığı için çok eğlenceliydi. "Tamam, gitmeyelim madem."

"Yok, yok. Çok açım ben," diyerek anında itiraz etmişti Emir. Göbeğine bir iki kez vurduğunda Fırat gülmemek için alt dudağını dişledi. "Duymuyor musun, sabahtan beri karnım gurulduyor."

Gerçekten de birkaç kez guruldamıştı.

Sonunda bir restoranın önünde durduklarında arabadan inerek içeri ilerlediler birlikte. Garson onları boş bir masaya yönlendirirken sessizce takip etmişlerdi. Oturduktan hemen sonra önlerine menüyü bırakarak gitmişti garson.

"Ne yemek istersin?"

Menüde kısa bir göz gezdirdikten sonra kapatarak masaya tekrar koydu Emir.

"Sezar salatası yemek istiyorum," diye konuştu heyecanla. Fırat ona ters ters bakınca kaşları istemsizce çatıldı.

"Oğlum biraz et yesene, vitamin lazım vitamin." Elini kaldırarak zapzayıf vücudunu işaret etti.

Kollarını göğsünde birleştirerek sinirli sinirli baktı başkomisere. "Sezar salatası zaten tavuklu oluyor."

Sanki Emir aşırı saçma bir şey söylemiş gibi yüzünü buruşturdu. "Tavuğa et mi diyorsun yavrum?" Hitap şeklini duyan Emir'e şaşırması için zaman bile tanımadan elini kaldırarak garsona işaret etti. "Et dediğin kırmızı olur, bol proteinli."

"Buyurun efendim, karar verdiniz mi?" Garson elinde tuttuğu defter ile gülümseyerek ikiliye bakıyordu. Fırat bakışlarını Emir'e çevirerek 'söyle' bakışı attı.

"Ben bir sezar salatası alayım," diye konuştu tereddüt etmeden. Fırat sırıtarak boğazını temizledi. İnatçılığı da hoşuna giden bir huyuydu.

"Siz ne alırdınız bey efendi?"

"Ben de bir iskender alayım, yanına da ayran." Emir'e kısa bir bakış attığında ne içeceğini tahmin ettiği için onun yerine cevapladı. "Bir de su alalım."

Garson defterine not alarak gittiğinde onaylamaz bakışlarını çocuğun üzerine sabitledi.

"Senin gibiyken sabah akşam patates kızartması ve hamburger yiyorduk biz."

"Ya sana ne ya!" diye diklenen çocuğun sinirden gözlerinin dolduğunu görünce daha fazla abartmayarak susturdu kendini. Sevmediği tek huyu çabuk üzülmesi ve ağlamasıydı. Onu ağlarken görmekten nefret ediyordu.

"Tamam, tamam. İstediğini ye, bana ne."

O kadar konuştuktan sonra 'istediğini ye' demesi kolaydı.

Midesinin hassas olması Emir'in suçu değildi, ne yapsaydı yani kırmızı et yiyemiyorsa?

Yine heyecanlı geldiği yere morali bozuk olarak dönecekti, belki de Emir'in kaderi buydu...

"Şş, küsme hemen." Emirden cevap alamayınca dudaklarını büzdü. "Hadi barışalım?"

Emir koskoca adamın karşısında dudak büzdüğünü görünce çatık kaşları düzeldi ve dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Çok komik bir görüntüydü.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin