Üç

24.7K 1.8K 589
                                    

*geçiş bölüm*

"Teşekkürler Zeynep, yerine geçebilirsin." Zeynep tahtadaki soruya doğru cevap verdiği için gururlu bir gülümsemeyle yerine oturduğunda bütün sınıfa 'salaklar' bakışı atıyordu. İstemsizce güldüm, komikti. Birden zilin sesini duyunca sınıftakiler çoktan çantalarını toplamaya başlamışlardı. "Dersimiz bugünlük bu kadar arkadaşlar, yarın kaldığımız yerden devam ederiz."

Öğretmen sınıftan çıkarken ben de çantamı toparlıyordum.

"Emir, bizimkilerle takılacağız bizim mekanda." Sıra arkadaşım Engin çantasını toplarken aynı zamanda benimle konuşuyordu. "İstersen sen de gel, hem seni diğer sınıflardaki arkadaşlarımla tanıştırırım. Çevren olmuş olur."

Fena fikir değildi aslında, birkaç yeni insan tanırdım. Hem, annemlere verdiğim sözü de yerine getirmiş olurdum böylelikle.

O gün inşaat'ın yukarısında ağlamaktan yorgun düşüp orada bayılmıştım, beni kurtaran adamın da kucağında indiğimi hayal meyal hatırlıyordum. Ben ayıldıktan sonra beni evime getirene kadar yüzüme bakmamıştı, sonra da beni odama yollayıp annemle babamla uzun uzun konuşmuştu.

Adam gittikten sonra beni yanlarına çağırmışlardı annemler. Korka korka gitmiştim yanlarına ama ikisi de anlayışlı insanlar olduklar için bana kızmamış ve sarılmışlardı. Ve sonra ağlaya ağlaya ve utana sıkıla onlara durumu anlatmıştım ve artık bu utançla yaşayamayacağımı söylemiştim. Onlar da benimle birlikte ağlamışlardı ama bir yolunu bulacaklarını ve bir daha intihar etmeyi aklımdan geçirmemem için bana söz verdirmişlerdi. Zaten birkaç zamandır eşcinsel olduğumdan şüphelendikleri için çok büyük bir şaşkınlık yaşamamışlardı.

Beni o okuldan almış, sonra da kaydımı şimdi ki okula yaptırmışlardı. Eski okulumun müdürüyle de konuşmaya gitmişti babam, eğer o video internete düşerse okulu, müdürü ve her öğrenciyi üşenmeden tek tek dava edeceğini söylemişti.

Aileme minnettardım. Onları çok seviyordum.

Şimdi ise, her ne kadar yaşadıklarımı unutmasam da aşmaya çalışıyordum çünkü aileme söz vermiştim. Çevremdeki kimsenin o videoyu görmediğini kendime hatırlatıp sakinleşiyordum.

"Olur, geleyim."

Sohbet ederek dışarı çıktıktan sonra bir süre arkadaşlarını bekledik.

"Benim arabayla gidebiliriz," diyerek otoparktaki arabamı gösterdim. "Kaç kişiyiz ki?"

"Olur, seninle beraber altı kişiyiz ama Murat'ın araba da var. Sıkışmayız."

Başımı sallayarak onayladım onu. Arkadaşları teker teker yanımıza gelince hepsiyle tanışmıştım. Murat ve Pelin aynı sınıftaydı, onlar da bizim gibi on ikinci sınıftaydılar. Ceylan ve Doruk da on birinci sınıftalarmış ama aynı yaşıtmışız. Anlamasam da kurcalamayarak memnun olduğumu belirtmiştim. Engin'le ben zaten aynı sınıftaydık.

"Murat, sen önden git Emir de takip etsin seni kardeşim."

Peş peşe yıkık dökük bir mekanın önüne  gelince gelişigüzel park edip indik arabadan. Mekan dedikleri yer burası mıydı?

Onlar gülüşerek önden, ben de peşlerinden içeri girerken içeride gördüğüm manzara karşısında hayran kaldım. Dışarısı adeta bir çöplük iken içerisinin böyle güzel olması çok güzeldi. Tam ortada bir bilardo masası vardı, bir köşede uzun bir sehpanın kenarına bir sürü minder dizilmişti. Her yer renkli renkli ışıklarla süslenmişti ve mekanın bir tarafını mutfak şeklinde düzenleyerek bir buzdolabı ve tezgah yerleştirmişlerdi. Tezgahın üzeri bira ile doluydu.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin