Dokuz

19.8K 1.5K 804
                                    

Emir : Bugün buluşalım mı?

Emir : Tabi sen de müsaitsen.  (16:38)

Fırat : Şu an değilim. (17:04)

Yarım saattir cevap vermesini heyecanla bekliyordum ama olumsuz bir cevap alacağımı düşünemediğim için çoktan hazırlanmıştım bile. Oflayarak yatağıma oturdum, sanırım hayal kırıklığına uğramıştım birazcık.

"Emir, oğlum Mira'yı biraz oyalasana. Babanın peşinden ağlıyor durduramıyorum."

Mira babama çok düşkün olduğu için her gittiği yere onu da götürmesini istiyordu ama maalesef babam her yere götüremediği için arkasından böyle ağlıyordu işte.

Salona gidip Mira'yı kucağıma aldım. Beni görünce ağlaması dursa da suratı hala asıktı.

"Hadi gel güzelim, biraz oyun oynayalım." Onu kucağıma alarak odasına götürdüm. Annem ben gelince mutfağa yardımcımız Hülya teyzeye yardım etmeye gitmişti.

Mira'yı halının üzerine oturtup önüne birkaç bebek koyunca birini alarak kucağıma fırlattı.

"Oynamak istemiyor musun?" Elleriyle gözlerini ovuşturunca gülümsedim. Uykusu geldiği için huysuzlanıyordu işte. "Tamam o zaman, uyuyalım madem. Masal okuyayım mı sana?"

"Miy masal!" diye heyecanla bağırınca kahkaha attım. Miy, Emir demekti. Bana böyle sesleniyordu.

"Tamam gel, Miy sana masal okusun."

Beşiğine yatırıp ağzına emziğini verince eline oyuncak ayısını alarak bana baktı beklentiyle. Çok tatlıydı. Dayanamayıp koca yanaklarından öptüğümde kıkırdadı.

Masanın üzerindeki masal kitabını alıp her zamanki gibi kırmızı başlıklı kızı okumaya başlayınca üçüncü sayfaya geçmeden hemen uyumuştu.

Onun üzerini örtüp odadan çıktım. Sallana sallana koridorda yürürken telefonumun çalmasıyla odama koşsam da yetişememiştim.

Fırat aramıştı, ve iki tane de mesaj atmıştı. Hemen mesajlara girdim.

Fırat : İstersen sen gel. (17:15)

Fırat : Emniyete. (17:23)

İlk mesajla ikinci mesaj arasında 8 dakika olduğunu görünce gülümsedim. Cevap yazmadığım için cevap vermeyi unuttuğumu düşünüp kendini hatırlatmıştı kendince.

Hemen geri aradım onu.

"Alo," Anında açmıştı. "Neden açmıyorsun, müsait değilim dedim diye tavır mı yapıyorsun yoksa?"

Ne?

Sesi sinirli çıktığı için duraksadım. Bu ses tonu hiç ama hiç hoşuma gitmemişti. Hem ben o kadar düşüncesiz biri miydim, ne kadar meşgul olduğunu biliyordum zaten. Neden tavır yapacaktım ki?

"Kardeşimi uyutuyordum," diye mırıldandım kırılgan sesimle. "Mesajlarını şimdi gördüm."

Kısa bir sessizlikten sonra derin bir nefes aldığını duydum. "Özür dilerim güzelim.. mesajlarıma geri dönmeyince endişelendim."

Ellerimden kayıp düşen telefon büyük bir ses yapınca sıçradım. O bana az önce ne dedi?

Sanki kendi bile o kelimeyi kullandığının farkında değildi, doğal bir şekilde söylemişti.

Sanki her gün kullandığı bir hitap şekliymiş gibi.

Yerdeki telefondan çıkan endişeli sesini duysam da ne dediğini anlamadığım için telefonu alarak kulağıma yaklaştırdım. Heyecandan ellerim titriyordu her zamanki gibi.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin