Yirmi bir

17.8K 1.4K 375
                                    

"Ya Fırat," terlediği için ıslak olan saçlarını okşarken üzgünce dudaklarımı büzdüm. "Senin çok ateşin var. Hastaneye mi gitsek?"

Fırat'ın yatağında ben normal bir şekilde yatarken o da yan yatarak karnıma yatmıştı.

"Bir şey olmaz," diyerek saçlarının arasındaki elimi tuttu. "Birazdan soğuk bir duş alırım, geçer."

"Ama dikişlerin açılmaz mı?"

Kaşlarını kaldırıp indirdi. "Su geçirmez pansumanlar var."

Tuttuğu elimi dudaklarına yaklaştırıp öptüğünde heyecanla titredim. Hem baş parmağıyla okşuyor, hem de durmadan öpüyordu. "Nasıl oldu bu yaralanma?"

"Demiştim ya uyuşturucu kaçakçısını almaya gidiyoruz diye," dedi ve elimi dudaklarından çekip boynuna indirdi. Yutkunduğunda âdem elması elime baskı uygulamıştı. "Adamı tam yakaladık götüreceğiz, nasıl yaptıysa bizimkilerden birinin silahını alıp önce bana sonra da kendi kafasına sıktı orospu çocuğu."

Yaptığı mesleği bütün bunları göze alarak seçmişti tamam ama.. bu kadar da umursamaz olunmazdı ki canım!

Belki de o kurşun onun sonu olacaktı, ben ne yapardım o zaman?

"Bak, bak. Yine doldu gözler." Yataktan destek alarak doğrulmaya çalışınca ona yer açmak için bacaklarımı kendime doğru çektim. Tam karşıma oturduktan sonra iki eliyle yanaklarımı kavradı ve yüzüne iyice yaklaştırdı. Burunlarımız birbirine değince titrek bir nefes aldım. Günler boyunca burnumda tüten kokusunu çok net bir şekilde alabiliyordum şimdi. "Ben seni çok özledim, biliyor musun?"

"Yalan söylüyorsun," dedim burnumu çekerek. Sanki ağlayan bir çocuğunu susturmak için başka bir konu açan babalar gibiydi. "Özleseydin geldiğini söylerdin."

Cevap vermeyerek yanaklarımı okşadı sadece. Ben gözlerinin içine bakarak ağlarken, o sevgi dolu bakışlarını gözlerimden çekmeyerek ağlamamı izledi ses etmeden.

'Ağlama' derse daha çok ağlayacağımı bildiği için beni rahat bırakmıştı.

"Özledin mi beni gerçekten?" Dayanamayıp sormuştum burnumu çekerek. Artık ağlamıyordum ve yanaklarım da kurumuştu.

"Hem de çok özledim." İç çekerek kafamı aşağı doğru eğdim.

"Neyimi özledin mesela?" Ona bakmasam da kıpırdandığını hissettiğim için sessizce güldüğünü biliyordum.

Ne? Benim de sevildiğimi hissetmeye ihtiyacım vardı belki? Neler neler düşünmüştüm dünden beri ben.

"Sarı saçlarını özledim, mesela." Aramıza giren saçlarımı geriye doğru taradı. "Sonra, tertemiz kokunu özledim." Kafasını eğerek burnunu boynuma sürttü ve derin bir nefes aldı. Küçük bir öpücük kondurup geri çekilirken nefesimi tutmuştum. Çok uzaklaşmadan dudaklarıma da kapandığında gözlerimi kapatarak dudaklarımı araladım. İlk öpücüğümüze nazaran çok yumuşaktı. Karşılık vermeme bile izin vermeden küçük küçük öpüp geri çekiliyordu.

Son kez öpüp geri çekildiğinde hızlı atan kalbimin çoooook uzaktan duyulduğuna emindim. Yüzündeki tebessümden anlamıştım zaten onun da duyduğunu.

"En çok dudaklarını özledim ama," mırıldanarak göz kırptı.

"Bu kadar mı?" diye sordum kesik kesik nefesler alırken. 'Cık'layarak kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Ağlayınca kızaran," elmacık kemiğime dokunarak fısıldamıştı. "Terbiyesiz şeyler düşününce de kararan yeşil gözlerini de özledim." Muzip bir sesle söylediği şeyi duyunca utanarak alt dudağımı dişledim. Sevişme işi yine ertelenmişti.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin