Yirmi altı

15.2K 1.4K 168
                                    

"Senin çözeceğin soruyu sikeyim." Ben ona beklentiyle bakarken elinde tuttuğu kurşun kalemi masaya fırlatıp sinirle yüzüme baktı. "Baştan soruyu yanlış yazarsan cevabı nasıl doğru olsun lan? Dokuz mu altı mı bu, iyi bak."

Çocuk azarlar gibi beni azarladığı için dudaklarımı büzerek mahçupça ensemi kaşıdım. Yanlış görmüş olamaz mıydım yani?

"Görmemişim, ne var bunda," dedim sitemle. Kaşları daha da çatıldı.

"Aklın başka yerde tabi, sen bu kafayla nasıl sınavı başarmayı düşünüyorsun oğlum?"

Giray'ın matematiği her zaman çok iyi olduğu için matematik konusunda ondan yardım istemiştim, o da bana okul çıkışlarımda yardım etmeyi kabul etmişti.

Ama sınırım onu birazcık sinirlendirmiştim.

"Başaracağım," dedim kararlılıkla. Başarıp babamı gururlandıracaktım. Eğer babam benimle eskisi gibi gurur duyarsa, ona karşı çıkacak yüzüm olacaktı. Fırat'ı kabul ettirebilirdim böylelikle.

Fırat'sızlık bana çok zor gelmişti, yaklaşık üç haftadır onu bir kez bile görememiştim. Onu düşünmemek için hiç durmadan sınava çalışıyordum, istediğim puanı kazandıktan sonra Fırat'ın hayatımı kötü etkilemediğini babama açıklayacaktım.

Onun gönlünü yaptıktan sonra da sevdiceğime gidecektim. Gerekirse yalvaracaktım beni affetmesi için, tek dileğim bu süre zarfında onun benden vazgeçmemiş olmasıydı.

Aksini düşünmek istemiyordum.

Amacıma ulaşmama çok az kalmıştı.

Ama kafam dağınık olduğu için ne kadar çalışırsam çalışayım, bir türlü olmuyordu.

Yapamıyordum.

"Bence çok saçma," diyerek test kitabını sertçe kapattı. "Neden babanla şimdi konuşmuyorsun?"

"Olmaz, en son onu hayal kırıklığına uğrattığımı söylediği için ilk önce güvenini tekrar kazanmalıyım." Kapattığı test kitabını geri açtım. Daha çok çalışmalıydım. "Şimdi utancımdan yüzüne zor bakıyorum, sen bana diyorsun ki karşı çık."

"Bari git Fırat'ın gönlünü al da kafan biraz rahat olsun. Sınava bir hafta kaldı zaten, bir hafta babandan gizli yaşasan ölmezsin." Sandalyeden kalkıp koltuğun üzerine bıraktığı deri ceketini alarak giydi. "Böylece dokuzları ve altıları karıştırmamış olursun."

Alaycı sözlerini duymazdan geldim. "Gidiyor musun?"

Kafasını salladı. "Evet, iş yemeği var. Oraya gideceğim."

Onu geçirmek için ben de gittim peşinden. Dış kapıyı açtığımda beklemeden çıktı.

"Şans dile bana," diyerek suratını astığında kaşlarımı çattım.

Ne yaşadığını bilmiyordum ama çalıştığı şirketle bir sorunu olduğu çok açıktı. Yaptığı 'kötü' şeyin kesinlikle o şirketle bir alakası olduğuna yüzde doksan dokuz emindim ama anlatmıyordu işte.

Ben de tahmin yürütmek zorunda kalıyordum.

"Bol şanslar," diye mırıldandım istediğini yaparak. "Daha fazla hata yapma."

"Hatanın büyüğü bu gece asıl." Nasıl bir işe bulaştın Giray ya. "Son olacak ama, söz veriyorum. Bu geceden sonra her şey eskisi gibi olacak."

'Ne saçmalıyorsun yine' demek için araladığım dudaklarımı geri kapattım. Boşuna kendimi tüketmek istemiyordum çünkü anlatmayacaktı.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin