Yirmi iki

16.9K 1.3K 461
                                    

Günaydıın, dün bölüm atamadım diye sabah erken uyanıp yazdım umarım düzgün yazabilmişimdir.
Bu arada olayların hepsinin peş peşe gelmesinin sebebi daha fazla uzatmayarak final yapmak istemem. Fikrim kalmadı ve saçma sapan şeyler yazarak kimseyi soğutmak istemiyorum.🥺
Hemen final yapmayacağım çünkü daha yazmam gereken şeyler var ama yaklaşıyoruz yanii.

Beş dakikada hazırladığımız sofrada otururken kimseden çıt çıkmıyordu.

Fırat'ın ablası olduğunu öğrendiğim kadın çayını yudumlarken meraklı bakışlarını bir Fırat'ta, iki ben de gezdiriyordu. Benimle her göz göze gelişinde kendini gülümsemeye zorlasa da şaşkınlığından dolayı beceremiyordu. Aslında komik bir durum gibiydi de ama yine de emin olamamıştım.

Hiç üzerime alınmıyordum bu şaşkınlığını çünkü Fırat'ın benimle birlikte olmasına değil de bir erkekle birlikte olmasına şaşırdığını biliyordum. Daha doğrusu kendinden on beş yaş küçük bir çocukla.

"Abla, konuşacak mısın artık?" Fırat'ın gergin sesi sessizliğimizi bozunca ablası boğazını temizledi. Ne diyeceğini bilmiyordu ki kadın, konuşsun.

"Şaşırdım Fırat, ne yapayım?" diye sitemle sorunca bu kadını sevdiğimi hissettim. Henüz bir tepki vermiş olmasa da kötü bir tepki vermemişti sonuçta. "Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi."

"Benim de gelmezdi zaten," dedi bakışlarını gözlerime sabitlerken. Gözlerime çok içten baktığı için gülümsemiştim. "Öyle gelişti."

Ablası yalandan öksürdüğünde romantik bakışmamızı keserek tam karşımda oturduğu için ona baktım. Merakla yüzümü inceliyordu. "Kaç yaşındasın sen bakalım?"

"On sekiz," diye mırıldandım çok kısık bir sesle. Utanıyordum, ilişkimizi ilk defa biri öğrenmişti.

Annesinin öğrenmesini istemediğini bildiğim için ablasının söylememesi için içimden dualar ediyordum.

"Çok tatlı," dedi Fırat'a dönerek. Burada ben de varım? Sağ ol canım öyleyimdir. "Annemler öğrenince ortalığı ayağa kaldıracaklar. O zaman ne yapacaksın?"

Düşünceli bir şekilde bana döndü yine. Uzanarak masanın üzerinde duran elimi tutarak sıktı.

"Bir şey yapmayacağım," diye mırıldandı. "En fazla ne yapabilirler ki? Ayda yılda bir görüşüyoruz zaten. Arayıp sordukları da yok." Derin bir nefes alarak tekrar ablasına döndü. Hem sakin, hem de gergin duruyordu. "Onaylamalarını zaten beklemiyorum, sussunlar yeter. Gözlerinin önünde yaşamayacağım ya ilişkimi, onlar Ankara'da ben İstanbul'da. Eski hayatımıza devam ederiz. Yine ara sıra bir-iki günlüğüne yanlarına gider sonra İstanbula geri dönerim."

"Susmazlarsa?" diye sordu ablası, ben de merak ediyordum bu sorunun cevabını.

"O zaman herkese eyvallah."
Net sesi tüylerimi ürpertirken yutkundum. Gerildiğimi hissettiği için Fırat ellerimi okşuyordu. "Kaç yaşıma gelmişim, kendi işim kendi gücüm. Kimseye muhtaç değilim çok şükür, mutluluğumu istemeyeni bundan sonra ben de istemiyorum."

Ne ablası cevap verdi, ne de Fırat konuşmaya devam etti. Yine büyük bir sessizlik olmuştu.

Sıkılarak Fırat'ın ellerini bıraktım. "Ben çikolatalı süt içmek istiyorum." Sessizliği hiç sevmiyordum.

"Dur, ben getireyim." O mutfağa doğru giderken kolumu dürtmüştü Ela abla. Fırat mutfağa girene kadar bekleyip sonra gözlerini kısarak bana doğru eğildi.

"Ben çok fena bir görümceyimdir," dediğinde korkarak gözlerimi büyüttüm. "Kardeşimi üzdüğünü duyarsam parçalarım ha."

"Ben üzmem ki Fırat'ı," dedim titreyen sesimle. Aniden böyle söyleyince hem şaşırmış hem de korkmuştum. Beklemediğim için de sesim öyle çıkmıştı.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin