Sekiz

20.3K 1.6K 643
                                    

"Yes be! En yüksek notu almışım."

"İn yiksik niti ilmişim," diyerek ince bir ses tonuyla Zeynep'i taklit eden Engin'e kahkaha attım. Bizim sınıfın sınav sonuçları açıklanmıştı ve herkes üst üste çıkmış bir vaziyette notunu öğrenmeye çalışıyordu. "Ulan sınavda cevabını sorduğum her soruya kafadan attım dedin, müneccim boku yedin de haberimiz mı yok? Her attığın mı tuttu amına koyayım?" 

"Çalışsaydın gerizekalı," derken öfkeyle Enginin üzerine yürüdü. "Ben senin için kendi sınavımı riske atmak zorunda mıyım?"

"Uyuyordu hoca uyuyordu. Ulan herkes yanındakiyle cevapları karşılaştırdı bi bana gelince mi sorun oldu? Beni senin yanına oturtan tesadüfü sikeyim." Sınava girerken hepimiz kura çeker gibi bir numara çekmiştik ve çıkan numaralara göre oturmuştum. "Millet yanındakiyle aynı notu almış, bir de bize bak. Bu 98 almış ben 29. Bari ortada bir yerde buluşsaydık lan, 50'ye bile razıydım."

Artık bütün sınıf olarak kahkaha attığımızda dayanamayarak karnımı tuttum. Zeynep de gülecek gibi olsa da dudaklarını ısırarak ciddileşti.

"Ağlama, bu not sayılmayacak bile."

"Bana ne," diyerek çocuk gibi omuz silkti Engin.

"Bütün hafta sonu ders çalışmadın mı sen Engin, nasıl en düşük notu almayı becerebildin?" Gerçekten bunu merak ediyordum, Muratlarla basketbol maçı yapmaya gitmiştik ama Engin babası ders çalışmasını istediği için gelmemişti.

"Sorma ya, ben matematik sınavı olacağız sanıyordum ona çalışmıştım. Meğerse kimyaymış. Babam ağzıma gerçekten sıçacak bu sefer." Duraksayıp sırıttı. "O değil de koskoca hafta sonu boşa gitti."

Zeynep dahil herkes gülmeye devam ederken ben de onlara katıldım.
İnsan nasıl sınav olacağı dersi unutup başka bir derse çalışırdı ki?

"Millet," diye bağırarak panikle yanımıza koşan alt sınıflardan bir çocuğu görünce hepimiz sessizleştik. "Duydunuz mu? Şevval hoca bu sabah yaralı bulunmuş okulun otoparkında. Şimdi hastanedeymiş."

Ne?

Şevval hoca bizim kimya hocasıydı, ve aşırı tatlı bir kadındı. Kim ondan ne isteyebilirdi ki? Ne öğrencilerle, ne de öğretmenlerle bir derdi yoktu. Aksine, yeni gelmeme rağmen bütün öğrencilerin -ben dahil- ona hayran olduğunu biliyordum.

Bizimkiler panikleyerek çocuğa bin tane soru sorsa da o hiçbirinin cevabını bilmediğini söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı. O gidince, hepimiz sessizleşerek birbirimize baktık. Ne yapacağımızı bilmiyorduk hiçbirimiz.

Az önce hepimizin keyfi gayet yerindeyken yine bir haber alıp alt üst olmuştuk.

Şevval hocanın durumunu merak ediyordum. Hem, bu okuldaki ilk zamanlarımda bana çok yardımcı olmuştu. Onun sayesinde sanki yıllardır burada okuyormuşum gibi rahattım.

Camdan okulun önüne gelen iki tane polis arabasını görünce ayaklarım benden habersiz cama yaklaştı. Fırat'ı en son beş gün önce mekanda görmüştüm ve anlatacaklarımı dinlemek için tekrar görüşeceğimizi söylese de bir daha konuşmamıştık.

Onu sanırım özlemiştim.

Arabadan inen polisleri tek tek incelerken hiçbirinin Fırat olmadığını görmek hayal kırıklığına uğratmıştı beni.

Şu an ona sarılmak istiyordum. Şevval hocaya bir şey olmayacağını bana söylesin istiyordum. Çünkü o öyle söylerse ona inanırdım.

Suratımı asarak tekrar bizimkilerin yanına gittim. Aralarında ne yapabileceğimizi tartışıyorlardı. En sonunda müdürün yanına gidip Şevval hocanın durumunu sormakta bulmuştuk çareyi.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin