Yirmi

17.4K 1.4K 270
                                    

Bu bölümü yazarken neden bilmiyorum ama çok zorlandım, dört kere silip tekrar yazdım ve hala da içime sinmiş olduğu söylenemez. Umarım beğenirsiniz ❤️

Dünden beri kaçıncı kez çaldığını bilmediğim telefonu yine reddedip kot ceketimin cebine soktum. Okul çıkışı kafam dağılsın diye arabayı okulda bırakarak yürüyüşe çıkmıştım. Yaklaşık 45 dakikadır müzik dinleyerek yürüyordum ama kafamın dağıldığı söylenemezdi.

Resmen bana yalan söylemişti!

Bu yalanına kendi kendime sebep ararken hiç bir mantıklı sonuca ulaşamıyordum. Kim bilir, belki de hiç bir zaman operasyona gitmemişti.

Hem sinirli hem de üzgündüm. Bir yanım 'telefonunu aç, en azından açıklamasını dinleyecek kadar değeri var sen de' dese de diğer yanım ona kendimden çok güvendiğim için bana her ne sebeple olursa olsun yalan söylemesini kaldıramıyordu.

Benim gözümde Fırat kusursuz bir adamdı. Söylediği hiç bir sözden şüphe etmemiştim, ne söylerse söylesin hep doğru olandı benim için.

Şimdi ihanete uğramış hissediyordum.

Belki de istediği süreyi ona tanımadığım için böyle bir yalana başvurmuştu?

'Senden sıkıldım' deseydi onu zorlamazdım ki, ben beni sevdiğini düşündüğüm için böyle davranmıştım. Keşke o gün benden sıkılıp sıkılmadığını sorduğumda doğruyu söyleseydi. Bu çocukça oyuna gerek kalmazdı o zaman.

Burnumu çekerek ıslak yanaklarımı elimin tersiyle kuruladım. Salaklık bendeydi zaten. Aşık olmak senin neyine, gerizekalı.

Daraldığımı hissettiğimde kulaklıkları çıkartıp kazağımın yakasını tutup çektim. Nefes almak bile zor geliyordu, onunla konuşmak istiyordum ama bir yandan da istemiyordum. Çok garip bir durumdu.

Neden gelip zorla kendini bana açıklamıyordu ki? Sonuçta suçlu olan oydu, telefonlarını açmıyorum diye pes etmesi beni gerçekten kandırdığını düşündürüyordu artık.

Gözlerimi kapatarak kafamı yukarı doğru kaldırdım ve derin bir nefes aldım. Temiz havayı içime çekmek iyi gelmişti. Soğuktan yüzümün kızardığına emindim.

Birden kolumdan çekilmemle anında gözlerimi açtım. Beklemediğim için irkilsem de beklediğim adam olması rahatlatmıştı. Gülümsemek istesem de kendimi durdurdum. Ona olan özlemim bile içimdeki öfkeyi dindiremiyordu. Hem, beni nerden bulmuştu ki?

Adam polis tabi.

"Bırak beni," diyerek kolumu çektim.

"Bırakmıyorum." Yine kolumu tuttu ve çekiştirerek biraz ilerde duran arabasına doğru götürdü beni. Geldiğini ne görmüş ne de duymuştum. "Yürü, gidiyoruz."

"Seninle hiçbir yere gelmiyorum." Onun da öfkeli olduğu belliydi ama umursamadım. Haklı olan bendim. Tutuşundan kurtulmaya çalışsam da izin vermeden yolcu kapısını açarak beni içeri doğru nazikçe fırlattı.

"Sadece konuşacağız, sus."

Hah! Bir de ben susacaktım öyle mi? Hem suçlu hem güçlü.

Arabanın etrafında dolanarak şoför koltuğuna oturduğu zaman tabiki çıkmak için hiçbir hamle yapmadım. Açıklamasını tabi ki dinleyecektim, sadece biraz naz yapmaktan zarar gelmez diye düşünmüştüm.

Tek kelime etmeden arabayı kullanıyordu. Kırmızı ışıklarda durduğunda derin derin nefesler alarak kafasını aşağı eğiyordu ve alnı terden sırılsıklam olmuştu. Kaşlarımı çatarak yüzünü inceledim, acaba hasta mıydı? Ateşi mi vardı?

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin