Altı

21.5K 1.6K 292
                                    

"Doğru yol olduğuna emin misin?"

"Evet, evet. Buradan sağ döneceksin." Başını sallayarak dediğim gibi sağ dönünce heyecanla yerimde kıpırdandım. "İşte burası, geldik!"

Dudakları yukarı kıvrılırken bakışlarımı kaçırdım, hayır hayır ondan etkilenmeyecektim. Arabayı park ettiğinde okul çantamı alarak arabadan indim.

Bu konu hakkında konuşmak istemediğimi ona anlatsam da o zaman beni haşat eden çocuklardan şikayetçi olmam gerektiğini söylemişti. Onlara bulaşmak istemediğim için teklifini kabul etmek zorunda kalmıştım.

Eh, evine gidecek kadar gerizekalı olmadığım için ve hiçbir yer bu saatte açık olmadığı için tarafsız bölge olarak Engin'lerin mekan aklıma gelmişti. Arabada da konuşabilirdik aslında, ama belim çok ağrıyordu ve arabasının koltukları hiç rahat değildi.

En azından burada çok rahat bir koltuk vardı, ben yatarken konuşabilirdik.

Ben ev sahibi olarak önden sendeleyerek girdim ve çantamı sehpanın üzerine koyarak koltuğa yattım. Babamlara Engin'lerde kalacağımı söylediğim için içim rahattı.

Fırat etrafı kısaca süzerek minderlerden birine yerleşti. Koskoca başkomiser- yani sadece bir ya da iki kez gördüğüm başkomiser, sanki özel olarak bana çalışıyormuş gibi hissediyordum. Onunla hiç bir şeyi sorgulamadan bu kadar rahat olmamız garip olsa da hoşuma gidiyordu.

Sorgusuz sualsiz gelip beni kurtardığı içim emin olmuştum, yıllardır yakın olan iki insan gibiydik.

"Dinliyorum."

Dinliyor musun?

Sahi, ben ne anlatacaktım ki?

Kusura bakma ya, ben aslında eşcinselim, sınıfımdaki bir çocuktan etkilendim ve etkilendiğim çocuk bu durumu fark edince bana oyun oynayarak benimle sevgili oldu, sonra da doğum günümde ona tuvaletlerde sakso çektiğim anın videosunu çekip bütün okula gösterdi. Bu yaptıkları yetmezmiş gibi ben okuldan gidince de 'sen nasıl kaçarsın' diye arkadaşlarıyla beni sıkıştırıp dövdü, mü?

Ben hala -doğruyu mu söylesem, bir hikaye mi uydursam- ikileminde kalırken yastığı düzenleyerek daha rahat bir pozisyona geçtim.

Ne? Her tarafım ağrıyordu!

Onun ayaklanıp yanıma geldiğini görünce merakla ona baktım. Başımın altındaki yastığı tuttuğunda kafamı kaldırarak onu almasına izin verdim. Koltuğun tepesine koyduğu yastığa gözlerimi kırpıştırarak bakınca sessizce kıkırdadı.

Bi daha gülsene bi, bi şeye bakcam?

"Yastık yüksek olduğu için sırtını daha fazla ağrıtır. Düz yatman gerekiyor."

Başımı sallayıp onayladım onu ve yastıksız yattım koltuğa. Şimdi biri gelse, dese ki 'yastıkla yatman daha iyi', inanmazdım valla.

Konuşurken o kadar kendinden emindi ki karşısındakine 'sen salaksın' dese 'evet salağım' diye cevap verirdi.

"Otursana şur- Ah!" Ayakta kalmasın diye iyilik yapalım dedik düştüğümüz duruma bak.

Yine heyecanlandığım için ani bir hareket etmiştim ve kanıma şiddetli bir ağrı girmişti. Orospu çocukları çok fena dövmüştü beni. Fırat gelmese öldürene kadar döveceklerinden emindim.

Fırat sinirle üzerime doğru eğildi. "Niye ani tepkiler veriyorsun çocuk!"

Tekrar sırt üstü yatarak tavana çevirdim bakışlarımı, gözlerim dolmuştu işte.

Sarp'ın beni gerçekten sevdiğini düşünmek çok aptalcaydı, ama yaptığım bu hatanın bedeli hayatımın mahvolması olamazdı. Bütün okula rezil ettiği yetmiyormuş gibi bir de beni öldürmeye kalkışmıştı bugün.

Madem homofobik bir yapıya sahip, ona her dokunduğumda kendinden geçtiği için kendisini de gebertseydi. Bunu hak ediyordu.

Az önce Fırat da kızınca dayanamamıştım işte.

Hıçkırınca utanarak ellerimi yüzüme kapattım. Ağlamaktan nefret ediyordum ama dayanamıyordum.

Yüzümü saklayan ellerimi tutarak geri çektiğinde daha da sesli ağlamaya başlamıştım.

"Şş," diye fısıldadı kalkmama yardımcı olurken. Kalktığım yere oturduktan sonra ona dönmemi sağladı ama ben çekindiğim için bakışlarımı ellerimden çekemiyordum. "Bana bak."

"Utanıyorum." Hem ağlayıp hem de laf yetiştirdiğim için gülümsediğini hissetsem de dönmedim ona.

"Utanma, bak." İstediği gibi yüzüne baktım, anında uzun saçlarımı geriye tarayarak saçlarımı okşadı. Sanırım saçlarımı benden çok seviyordu.

Saçlarımı bırakarak yanaklarıma dokunduğunda ağlamayı bırakmış ve nefesini tutmuş bir şekilde ona bakıyordum. Kocaman elleri bütün yüzümü kapladığında tıpkı bir balık gibi ağzım o şeklinde açıldı.

Baş parmaklarıyla yanaklarımı kuruladı. Tek elini çekince bu sefer çenemi okşayıp hafifçe aşağıya doğru çekiştirdi ağzımı açmam için. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Nefes al, çocuk." Komutuyla titrek bir nefes aldım. Dudaklarım benden bağımsız bir şekilde yine titreyince beni kendine çekerek kafamı göğsüne bastırdı ve iç çekti. Bu yakınlık bana çok uzak gelirken ona iyice sokuldum, o da bacaklarını açarak bana yer açtı.

Kucağında değildim ama kucağındaymışım gibi hissettiriyordu.
Tanımadığım, ama güvendiğim bir adama sarılarak ağlamanın keyfini çıkardım. Neden ağladığımı bilmemesi daha da rahat olmamı sağlıyordu.

Dakikalarca durmadan ağladım, o da hiç sesini çıkarmadan saçlarımı okşadı. Yaralarıma dokunmamak için dokunuşlarını hafif tutmaya çalışsa da ben umursamadan sımsıkı sarılıyordum ona.

Ağlamam yavaş yavaş azalırken kendimi çok yorgun hissettim. Ben esneyince bir elini belime indirdi.

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kollarını yavaşça gevşetti. "Ateşi yakayım, öyle uyu. Hasta olursun hava soğuk."

Sözlerini umursamadan daha da sokuldum göğsüne. "Üşümüyorum, sıcacıksın."

Yorumlarınızı okudukça havalara uçmam normal mi ? 😍

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin