On beş

18.4K 1.4K 346
                                    

Emir : Yine kurtardın beni (12:45)

Fırat : Kahramanın değil miydim? (12:53)

Emir : Neredesin

Emir : Yüz yüze teşekkür etmek istiyorum

Fırat : Teşekküre gerek yok güzelim, yapmam gerekeni yaptım.

Fırat : Ama ille de teşekkür etmek istiyorum dersen bir masaj isterim.

Fırat : Üç gündür masanın başından kalkmadım, başıma ağrılar girdi çok düşünmekten.

Emir : İstediğin masaj olsun başkomiserim

Emir : Aşk olsun bir konum atman yeterli biliyorsun ;)

Fırat : Şşş, sen benim laflarımı mı çalıyorsun?

Emir : Ne münasebet

Emir : *konum*

Emir : Senin atacağın yok, hep benden bekliyorsun böyle şeyleri aaa

Fırat : Geliyorum ama masajım için geliyorum.

Emir : Üzüldüm, benim gül yüzümü görmek için geliyorsun sanmıştım


"Yarın geleceksin ama okula, değil mi?" Son mesajımı da yolladıktan sonra elimdeki telefonu koltuğun üzerine bırakarak Ceylan'a baktım. Benim serbest bırakıldığımı duyunca beni mekana çağırmışlardı hepsi.

Diğerleri işleri olduğu için çok kalmamış olsalarda, Murat ve Ceylanla baya oturmuştuk. Şimdi onların da gitme vakti gelmişti.

"Geleceğim geleceğim."

"Yarın görüşürüz o zaman, gidiyoruz biz," diyen Murat ilk önce kendi ayaklandı, sonra da Ceylana elini uzatarak onu da ayağa kaldırdı. "Sen buradasın daha her halde."

"Tamam, görüşürüz yarın," dedim kafamı sallayarak. "Bizim evde amcamlar varmış, onlar gidene kadar buradayım. Pek anlaşamıyorum onlarla."

Anlayışla beni onayladıktan sonra ikisi de gitmişlerdi.

İşte şimdi heyecandan ölüyordum.

Fırat gelene kadar yerimde duramadım, volta atarak beklemeye başlamıştım. İçimdeki özlem ve sevgi o kadar fazlaydı ki ona sarılmak için sabırsızlanıyordum.

Yaklaşık on dakikalık bir sürenin sonunda dışarıdan bir araba sesi gelince hızlı adımlarla dışarı çıktım. İçeri girmesini bekleyecek sabır yoktu bende.

O daha kemerini açarken ben gidip kapısını açtım. Arabadan indiği an kapıyı kapatmasına bile izin vermeden parmak uçlarımda yükselerek kollarımı boynuna doladım. Anında belime sarılmıştı o da.

"Yavrum içeri geçseydik?" Kollarımı daha da sıkılaştırırken kafasını eğerek boynuma bir öpücük kondurdu.

"Kucağına al beni."

Utanarak söylesem de sanki çok doğal bir şey söylemişim gibi eğilerek bana izin verince rahatlayarak beni kaldırmasına izin verdim. Anında bacaklarımı beline doladım, kucağında olduğum için benim yüzüm onunkinden yukarıdaydı. Ona yukardan bakmak komik gelince dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

"Ne oldu, hoşuna mı gitti?" Arabasının kapısını kapatıp içeriye doğru yürürken tuttuğum ensesini okşuyordum. Ona cevap vermeden koltuğa benimle birlikte oturmasını bekledim.

Şimdi tam olarak göz göze geldiğimiz için yüzünü daha yakından görebilmiştim, çok yorgun görünüyordu.

Sanki bir haftadır uyumuyor gibiydi.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin