Dört

22K 1.8K 321
                                    

Kimse okumuyor olsa da belirtmek istediğim bir şey var. Anlatım bozuklukları ve yazım hataları varsa çok özür dilerim, Türkiye'ye birkaç senede bir sadece tatil yapmaya giden birisi için anca bu kadar oluyor. Keyfi yazdığım bir kitap 😋

"Ben gelemem bugün, sınava çalışacağım. İlk sınavdan kötü bir izlenim vermeyeyim okula."

"Tamam, yarın görüşürüz o zaman."

El sallayarak okuldan çıkarken ellerimi ceplerime soktum. Bugün sabah vaktim olduğu için ve hava güzel diye yürüyerek gelmiştim okula, 20 dakika sürüyordu zaten. Çok uzak değildi.

Ama okul dönüşü yorgun olunca, 'keşke sabah yürümeseydim' dedirtiyordu. Taksi beklemeye üşendiğim için eve doğru yürümeye başladım. Eğer yolda bir tane görürsem durdururdum.

Yaklaşık on dakikalık bir mesafe yürüdükten sonra ancak aklıma etrafıma bakmak geldi. Dalgın dalgın yürüdüğüm için nereye geldiğimin bile farkında değildim, neresiydi ki burası?

Ara sokakların birindeydim. Nerede olduğumu çözmeye çalışırken birden arkamdan bir ıslık sesi geldi. Vücudumu saran ürpertiyle yavaşça arkamı döndüm.

Sarhoş insanlara yakalandım diye düşünürken, karşımda Sarp'ı görünce şaşkınlıkla geriledim.

İki haftada aştığımı sandığım olay, tekrar zihnimde canlanırken istemsizce gözlerim doldu. Yüzündeki pis sırıtış, tıpkı tiyatro salonunda hayatımı mahvederken yüzünde yer alan sırıtışı gibiydi. Yüzümü buruşturdum.

"Tıpkı bir korkak gibi kaçınca benden kurtulabileceğini mi sandın, küçük ibne?"

Korku tüm bedenimi sardı, buradan dayak yemeden çıkamayacağımdan emindim. Bunlardan hayatım boyunca kurtulamayacak mıydım yani? Ne yaparsam yapayım, hep benim izimi bulacaklar mıydı?

Tam tahmin ettiğim gibi, biraz ilerde çetesinin diğer üyeleri dikiliyordu. Gökhan, Berk ve Serhat. Uzakta olsalar da, Serhat üzerime atlamamak için zor duruyor gibiydi.

Ağlamak istiyordum, bu yaptıkları şey gerçekten çok acımasızcaydı. Yine de güçlü durmaya çalışarak duruşumu dikleştirdim.

"Rahat bırakın beni."

Güçlü mü? Keşke hiç konuşmasaydım, sesim o kadar titriyordu ki! Hepsi de alayla gülmeye başlamıştı zaten.

Sarp üzerime doğru gelmeye başlayınca bir adım geriledim.

"Bırakacağız seni rahat, ama önce kaçıp gittiğin için cezanı keseceğiz."

Tek tek gelin lan, demek istesem de yine dayak yiyeceğim için sustum. O kadar zayıf ve güçsüzdüm ki, bunlar beni tek başlarına bile öldürebilirlerdi.

Eh, en azından gururumla dayak yerdim? İçimde kalanı gerçekleştirmek için üzerime yürüyen Sarp'a tüm gücümle bir yumruk geçirdim. O beklemediği için arkaya doğru savrulurken arkada kalan diğer üçlü çoktan bana doğru koşmaya başlamıştı.

Benim de elim armut toplamıyor sonuçta, ben de koşabildiğim yere kadar koşacaktım.

Sarp'ın dikkati yumruğumdan sonra dağılınca, koşarak kaçtım. Onlar da geride olduğu için hemen yakalayamazlardı beni zaten.

Belki kavga etmek için yeteri kadar gücüm yoktu, ama en azından hızlı koşabiliyordum.

Bütün gücümle koşarken biraz önceliğim olduğu için sevindim.

Hayatımı eski haline döndürmeyi başardığım için mutluyken, şimdi onları görmek benim açımdan hiç iyi olmamıştı. Birazdan burada onlar tarafından dayak yiyeceğimi bilmek gururumu kırıyordu. Belki de dayağı fazla kaçırıp, beni öldüreceklerdi. Zaten bana karşı anlayamadığım bir öfke besliyordu hepsi de. Zaten benim canım neydi ki, dördü birden üzerime gelirlerse bu kavgadan sağ çıkabileceğimi sanmıyordum.

"Kaçma lan, orospu!"

Hem koşuyor, hem de ağlıyordum. Şerefsizler.

Birden bire beynimde Fırat'ın günlerdir aklımdan çıkmayan sözleri yankılanırken istemsizce yavaşladım.

'Konum atman yeterli..'

Tekrar hızlanırken sessiz bir şekilde fısıldadım. "Konum atmam yeterli.."

Arkamı dönüp baktığımda, o kadar uzak kalmışlardı ki onları artık göremiyordum. Hızla önümdeki boş arazinin içine girip bir duvarın arkasına saklandım. Titreyen ellerimle cebimdeki telefonu çıkartıp, o gün kaydettiğim numaraya tıkladım ve konum gönderdim.

Belki de 'bu kim' diye düşünerek mesajımı açmayacaktı bile, ya da onu işlettiğimi düşünecekti. Ya da en basiti bir tuzak olduğunu düşünebilirdi, sonuçta o bir polisti.

Yine de şansımı denemek istedim, şu an aklıma gelen başka hiç bir fikir yoktu. Hem, o polisti. Onun işi buydu. 112'yi aramak gibi bir şeydi, değil mi?

Gözyaşlarım telefonun ekranına damlarken ilk önce yüzümü, sonra da telefonun ekranını sildim. Tam benim olduğumu anlasın diye bir mesaj daha atacaktım ki Berk'in sesini duydum.

"İlerisi çıkmaz sokak, buralarda bir yerlerde saklanıyor olmalı."

Beklemediğim için korkuyla telefonu yere düşürünce dayak yemeyi gerçekten hakettiğimi düşündüm. Bu kadar salak bir insan olabilir mi!

"Duydunuz mu?"

İşte şimdi bittin Emir!

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin