Yedi

21.1K 1.5K 943
                                    

"Koynumuzda ibne yetiştirmişiz lan, herif okulda millete sakso çekiyor resmen."

Ne?

Tanıdık gelen sözlerle hızla gözlerimi açarak etrafıma bir bakındım.

Eski okulumda ne işim var benim?

Birden karşımda fantastik dörtlüyü görünce korkuyla bir adım geriledim. En son Fırat'ın kucağında uyumamış mıydın ben lan ? Bu şerefsizler nereden çıkmıştı?

Ya da ben nereden çıkmıştım daha doğrusu, burada olmam çok saçmaydı?

"Benim burada ne işim var?"

Serhat üzerime doğru yürümeye başlayınca yavaş yavaş geriye gitmeye başladım.

"Ulan ibne, geberteyim mi lan seni şurada?"

Hayır ya... tuvalette beni tek başıma yakalayıp üzerime geldikleri anı tekrar yaşıyordum.

"Sus," diye fısıldadım pes ederek. Omuzlarımı düşürdüm, sanırım hayatım boyunca bu döngüde sıkışıp kalacaktım.

"Oğlum bırak, katil mi olacaksın elin ibnesi için."

Gökhan Serhat'ı kolundan tutunca gözlerimi kapattım onlar yokmuş gibi yapmak için.

"Susun, lütfen.." Gülüşme sesleri duysam da açmadım gözlerimi.

"Lan Emir, bir sakso da bana çeksen diyorum? Parası neyse veririz."

Kapalı gözlerimden yaşlar akarken burnumu çekerek yüzümü kuruladım. Yaşadığım şey her neyse biran önce bitmeliydi. Dayanamıyordum artık.

Birden okulun zil sesi duyulunca gözlerimi açtım, etrafta kimse kalmamıştı.

"Emir," diye bağıran bir ses duyunca panikle etrafıma baktım. Hiç kimse yoktu ama Fırat'ın sesi olduğuna emindim.

"Fırat?"

"Emir," diye aynı sesi duyunca delireceğim sandım. Ya da delirdim?

"Fırat!" Bütün gücümü kullanarak bağırınca birden kolum çekilmişti.

Gözlerimi korkuyla açınca karşımda tek kaşı havalanmış bir şekilde beni dikkatle izleyen Fırat ile göz göze geldim. Gözleri kıpkırmızıydı ve en önemlisi... hala kucağındaydım. Utanarak bakışlarımı eğdiğimde daha büyük bir şok yaşayarak kendimi öldürmek istedim.

Resmen adamın kazağını kaldırıp elimi karın kaslarına yaslamıştım!

Durun durun, daha bitmedi. Diğer elim nerede biliyor musunuz?

Bacağının iç tarafının en yukarısı, en en yukarısı, hani malum yere en yakın olan yerdeydi. Hatta parmaklarımdan biri tam orasına değiyordu..

Hayır yani, gördüğüm kabus da belliydi, saçma sapan rüyalar da görmemiştim ki. Ne diye adamın ırzına geçmiş gibi haraketlerde bulunuyordum ki?

Hızla ellerimi çekerek ayağa kalktım. Ani kalkışımla sırtım hafif ağrısa da hiçbir tepki vermemeyi başarmıştım. Yüzüm yanıyordu utançtan!

Bana ters ters bakarak ayağa kalktı, ve dün oturduğu minderin oraya ilerleyip çaldığını bile farketmediğim telefonu alarak açtı.

"Söyle Levo."

Tabi ya, çalan zil aslında Fırat'ın telefonuydu ve duyduğum ses de Fırat'ın beni uyandırma çabalarıydı.

"İşim vardı Levent, sana hesap mı vereceğim?"

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin