Yirmi dört

15.2K 1.2K 234
                                    

Fırat : Teslim ettin mi ödevini ? (14:02)

Sıkıntıyla nefes verirken elimdeki telefonu masanın üzerine atarak ofladım. O olaydan sonra Fırat'ı ailem konusunda sakinleştirmeyi başarıp, geçiştirmek için 'ödev yetiştirmem lazım, birkaç gün görüşemeyeceğiz' demiştim ve kısa mesajlar haricinde onunla hiç konuşmamıştık.

Bu süre boyunca yarasının iyileştiğini ve işe tekrar başladığını söylediği için sevinmiştim.

Ne yapmam gerektiğini sakin kafayla düşünmek için böyle bir yalan söylemiştim ona.

Bu birkaç gün boyunca babam zorunda kalmadıkça benimle konuşmamıştı ve bu durum beni çok üzüyordu. Suratıma bakmıyor olması çok gurur kırıcıydı.

Her ne kadar Fırat'a kahramanım olduğunu söylesem de benim ilk kahramanım babamdı. Bu günlere beni getiren kişi de babamdı. Onun desteği olmadan nasıl yaşardım?

O günden beri düşünüyordum. Babamı nasıl kazanmam gerektiğini bilmesem de bunun için çok fedakarlık yapmam gerektiğini biliyordum.

"Hiç sevdiğin birine yalan söyledin mi?"

Dalgınca kahvesini içen Giray sesimi duyunca irkilerek bana döndü. Bu sıralar çok garipti, dalıp dalıp gidiyordu.

Yaklaşık iki haftadır İstanbulda olan Giray her gün yeni evinde beni ağırlamak için davet etmişti ama bir türlü zaman bulup gidememiştim. Bugün de Fırat'la konuşmadan önce onunla görüşüp fikir almak istemiştim ama morali bozuk gibiydi. Bana tavsiye verecek durumda olduğunu sanmıyordum.

"Hı?" dedi sorumu duymadığını belirterek.

"Sevdiğin birine diyorum," dedim kaşlarımı çatıp. "Hiç yalan söyledin mi?"

Derin bir nefes aldı. "Gerçeği söylememek, yalan söylemek gibiyse, söyledim."

Şaşırmadan edemedim, Giray hayatımda görüp görebileceğim en dürüst insanlardan biriydi. Ağzında bakla ıslanmadığı için eşcinsel olduğumu ondan bile gizlemiştim başlarda. Kimseye yalan söyleyememek gibi bir hastalığı vardı.

"Sen mi?" dedim şaşırarak. "Sen kimseden bir şey saklayamazsın ki?"

"Ben çok kötü bir şey yaptım Emir." Sanki günlerdir içinde tuttuğu şeyi artık birine söylemek ister gibi anında patlayınca şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Kendi derdimi çoktan unutmuştum.

"Ne yaptın?"

Söyleyip söylememe konusunda tereddüt ettiğini anlayarak dudaklarımı birbirine bastırdım. Demek ki o kadar ciddi bir şey yapmıştı ki bana bile söylemeye çekiniyordu.

"Boş ver," dediğinde bana güvenmediği için kırılsam da sustum. Ben de ondan birçok şeyi gizlemiştim. "Ama çok pişmanım. Çok utanıyorum Emir, kimseye de anlatamıyorum. Ne yapacağım?"

Her an her şeyle dalga geçen Giray neredeydi?

"Ne yaptın Giray, banka mı soydun?" Şaşkınlığım gittikçe artıyordu.

"Keşke banka soysaydım."

"O kadar kötü yani.." Kafasını onaylar anlamda sallayarak ofladı. Ağlamak ister gibi bir hali vardı. "Merak ettim ama şimdi, ip ucu versen?"

Bana 'ciddi misin' bakışları atarken alt dudağımı merakla dişledim. Ne olurdu sanki anlatsa?

"Neyse, beni boş ver." Kendini gülümsemek için zorladı. "Sen anlat, nasıl gidiyor başkomiserle?"

'Başkomiser' demesiyle bile gözlerim özlemle dolmuştu. Sanırım onun fikrini alacak cesaretim bile yoktu, eğer biriyle konuşursam vazgeçerdim.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin