Özel Bölüm 2

13.2K 1K 189
                                    

"Anne, uğurlu çoraplarımı bulamıyorum!" Çekmecenin altını üstüne getirmiştim ama yoktu! Bulamıyordum! Endişe ve sinirle babamın kaşısına dikilip tehdit eder gibi işaret parmağımı ona doğru salladım. "Yoksa sen mi giydin, baba!"

Babam afallayarak dudaklarını aralayınca, gözlerimi kısarak kaşlarımı çattım. "Manyak mısın oğlum sen? Benim ayak numaram seninkinin iki katı, senin çorapların bana nasıl olsun?"

İstemsizce kafamı aşağı eğip babamın ayaklarına baktım, gerçekten benim çoraplarım onun ayağına olmazdı ki...

"Nerede benim uğurlu çoraplarım o zaman?" Acaba Mira giymiş olabilir miydi?

"Uğurlu çorap nedir ya." Kafasını onaylamazca sallarken, gazeteyi katlayıp masanın üzerine bıraktı. "Uğurlu tişört, uğurlu kolye duydum da.. uğurlu çorap ilk defa duyuyorum."

"Dalga geçmesene baba," diye ağlak bir sesle sızlandım. O çorap olmadan bugün ki proje sunumunu güzel geçemezdi ki? Annemin başından beri sessiz olduğunu fark edip kaşlarımı çatarak yanına gittim. Akşam ki misafirler için pasta yapıyordu. "Anne, görmedin mi sen çoraplarımı?"

Panikleyip bana arkasını döndü. "Dört yumurta, bir su bardağı karabiber.. Ay sütü koymamışım."

Bir su bardağı karabiber mi?

"Anne!" diye bağırdım dehşetle.

"Yirmi yıllık karımı biraz olsun tanıyorsam.." diyerek boğazını temizledi babam. "Yeşim, ne yaptığın çocuğun büyülü çorabını? Çabuk söyle."

"Ne büyülüsü baba ya, bir dur."

Annem az önce tıpkı bir suçlu gibi bakıyorken, şimdi dikleşerek kaşlarını çattı. "Yırtılmıştı ben de çöpe attım," dedi bir çırpıda. "Yırtık çorabı ne yapacaksın, herhangi bir beyaz çoraptı işte. Bir sürü beyaz çorabın var, al giy birini."

Ne yaptım dedi o? Çöp mü?

Gözlerim sinirden dolmuştu. "Herhangi bir beyaz çorap değildi o," diye itiraz ettim titrek sesimle. "Proje sunumunu nasıl yapacağım ben şimdi?"

"Sen bu günlere çorap sayesinde mi geldin sanıyorsun? Yetenekli olan sensin, çorap değil."

Beni teselli etmeye çalışan babamı duymazdan gelerek ayaklarımı yere vura vura odama girdim. Beni anlamıyorlardı, bütün özel günlerimde ayaklarımda o çoraplar vardı ve onlar olmadan hiçbir şey yapamazdım.

Çorabımdan ne istediniz ya, çorabımı koca eve sığdıramayıp çöpe atmışlar.

Gözlerim ıslandığı için görüşüm bulanıklaşırken, telefonu elime alıp Berk'e mesaj attım.

Emir : Üzgünüm hasta oldum gelemeyeceğim bu gün (08:34)

Sunumu o çoraplar olmadan yapmam imkansızdı. Rezil olmak istemiyordum bütün sınıfa.

Hala elimde tuttuğum telefon birden çalmaya başlayınca Fırat'ın aradığını görüp telefonu açtım.

"Günaydın güzelim," diyen neşeli sesini duyunca dudaklarımı büzdüm.

"Günaydın," dedim derin bir nefes alıp.

"Sen ağlıyor musun?" diye endişeli bir sesle sorunca dayanamayıp hıçkırdım. "Yavrum bir dur," deyip duraksadı. "Hem şans dileyeyim, hem de okula götüreyim diye gelmiştim ben de. Dışarıda bekliyorum, hadi gel konuşalım."

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin