Yirmi üç

15.2K 1.2K 270
                                    

"Anlat bakalım, nasıl oldu bu iş?"

"Oldu işte bir şekilde," dedi konuşmak istemediğini belirterek.

"Yok öyle geçiştirmek." Kolundaki saate kısa bir bakış attı Ela. "Kerem'in okul saati yaklaşıyor bak, gideceğim. Gitmeden önce bana yetecek kadar bilgi ver ki içim rahat gideyim."

"Ne bileyim ben abla, tesadüfen tanıştık sonra bir baktım canı yansa ben ölüp bitiyorum." Gerçekten de bu cümle düşüncelerinin kısa bir özetiydi. Emir'in ayağına taş değse Fırat'ın canı yanıyordu.

"Vay be," dedi inanamayarak. "Biz de diyoruz Fırat her halde duygusuz herifin teki, Gül'ün suratına bakmıyor. Meğer sorun sen de değilmiş ki."

Cevap vermemeyi tercih ederek Emir'in yarım bıraktığı çikolatalı süt bardağı eline alıp çevirdi. Ablası da tam zamanında gelmişti yani, ilk defa huzurlu bir şekilde uyanacaktı ne güzel.

Çikolatadan nefret ettiğini unutarak bardağı dudaklarına yaklaştırıp büyük bir yudum aldı. Özellikle Emir'in içtiği yerden içmeye özen göstermişti.

"Yanmışsın sen," diyen ablasını duymadı bile. Bütün bardağı bitirdikten sonra dudaklarını yalayarak bardağı masaya bıraktı. "Şş, kime diyorum. Telefonun çalıyor kalk bak."

Emir'in aradığını düşündüğü için anında ayağa kalkıp telefonu eline aldı ama uzun bir süredir konuşmadığı annesinin aradığını görünce şaşırmadan edemedi.

"Annem arıyor," dedi ablasına dönerek. "Kulağı mı çınladı ne oldu."

Ela omuz silkip bilmediğini belirtirken Fırat daha fazla beklemeyerek aramayı cevapladı.

"Alo," diyerek açtı telefonu.

"Fırat bu ne demek oluyor?" Ablasıyla göz göze gelince istemsizce kaşları çatıldı.

"Ne, ne demek oluyor anne?"

"İnternette çıkan haberler diyorum, Gül kızım gösterdi bana hepsini!" Sesi öyle öfkeli çıkıyordu ki ilk defa annesinin kendisine bağırdığına şahit oldu.

"Ne haberi, ne diyorsun anne ya." Hem annesine cevap veriyor, hem de ablasının elindeki telefonunu alıyordu. Haber sayfalarından birine girdiği an en üstte gördüğü haber ile birlikte vücudu buz kesti.

"Bu günleri de mi görecektik," diyerek ağlayan annesinin sesi duyulurken kulağındaki telefonu parmaklarını gevşeterek yere düşürdü. Bütün dikkati okuduğu haberdeydi.

"Emir," diye fısıldadı farkında olmadan.

"Ne oldu?" Ela da merak ederek ayağa kalktı ve Fırat'ın yanına gelerek elinde tuttuğu telefonu aldı. Haberi okuduğu an gözleri kocaman oldu. "Millet işini gücünü bırakmış sizi mi gözetlemiş? Fotoğraf çok tatlı yalnız."

Fırat sinirle arabasının anahtarını ve telefonunu alıp evden çıkarken ablasının arkasından bağırmasını umursamadı bile.

"Fırat yaralısın!"

Arabasını çalıştırırken aynı zamanda Emir'i arıyordu ama cevap veren yoktu. Tamam, ailesi kötü insanlar değildi ama hiçbir anne baba 18 yaşındaki  çocuğunun 33 yaşındaki bir adamla birlikte olmasını olumlu karşılamazdı. Emir'e zarar vermeyeceklerinden adı kadar emin olsa da yine de içine bir şüphe düşmüştü.

Ne zaman 'mutlu olduk şimdi' dese yeni bir sorun çıkıyordu.

Emir'in psikolojisi de büyük bir sorundu tabii. Çok kısa bir sürede çok şey yaşamıştı ve her ne olursa olsun o haber Emir hakkında yazılmıştı. Kim bilir ne haldeydi sarışın tavşanı.

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin