On altı

18.2K 1.4K 216
                                    

"Anne, ben çıkıyorum!"

"Tamam oğlum, akşama geç kalma bak biz çıkmadan gel. Yine Yeliz'le muhattap etme beni."

"Tamam merak etme."

Islık çalarak arabama doğru yürürken uzun zamandır görmediğim Giray'la buluşacağım için çok heyecanlıydım. Giray bizim eski komşumuzdu, taşındıklarından beri görüşememiştik çünkü şehir değiştirmişlerdi ama bugün İstanbula geldiğini söyleyerek aradığında havalara uçmuştum.

En son bir buçuk yıl önce görmüştüm onu. Eskiden sabah akşam birlikteydik, bazen canım sıkkın olduğunda hemen karşıdaki evde oturdukları için gecenin bir saati bile olsa yanına gidebiliyordum. Bu yüzden taşındıklarında çok ağlamıştım, büyük bir kayıp yaşamıştım.

İlk taşındıklarında günde en az beş kere arardık birbirimizi, bir süre sonra günde bir kere, şimdi de haftalık olmuştu.

Ona verdiğim değer azalmamıştı tabi ki, sadece vaktimiz olmuyordu. O benden büyük olduğu için çalışıyordu, ben de sınava hazırlanıyordum.

Yani, Fırat'la olmadığım zamanlarda çalışıyordum.

Buluşacağımız kafenin önüne gelince arka koltuklara attığım kot ceketimi alarak giydim. Aynaya bakarak saçlarımı düzenlerken telefon arabaya bağlı olduğu için yüksek bir sesle çalınca irkilerek sıçradım. Müziği son ses dinlediğim için kısmayı unutmuştum.

İlk önce sesi kıstım, sonra da aramayı cevaplarım. Fırat arıyordu!

"Buyrun başkomiserim?" diye konuştum keyifli bir sesle. En son görüştüğümüzde olanlar aklıma gelince sırıtmadan edememiştim.

"Ne yapıyorsun?" Arkadan çatal bıçak sesleri geliyordu.

"Dışarıdayım, sen ne yapıyorsun?"

Birden arkadaki sesler kesilirken saate baktım. Anlaştığımız saate 10 dakika vardı daha.  "Mekanda mısın?"

"Yok, İzmir'e taşınan bir arkadaşım bugün İstanbula gelmiş de onunla buluşacağım." Sonra cevap alamadığım için sorumu imalı bir sesle tekrarladım. "Sen ne yapıyorsun?"

"Temiz bulaşıkları yerleştiriyorum." Sesi sinirli çıktığı için kaşlarımı çattım.

"Sen bugün çalışmıyor muydun?"

"Yok, istersen bana gel diye aramıştım ama biraz geç kalmışım galiba." E bu adam resmen bana trip atıyor şu an! Of, çok tatlı..

Bir dakika, beni evine mi davet etti o az önce?

"Hadi ya," dedim suratımı asarak. "Giray'a sözüm olmasaydı gelirdim."

Tabi ki giderdim, nazlanacak zaman mıydı sanki? Niyetim belliydi sonuçta.

"Giray'a sözün var?" Söylediğimi tekrarlamasıyla alt dudağımı dişledim. Hem tripli, hem kıskanç.

"Şöyle yapalım," diye konuştum sorusunu cevapsız bırakarak. "Akşam bizimkiler evde olmayacak, iş yemeği varmış babamın. Mira'ya da ben bakacağım, istersen sen gel."

Buluşmak istediği ilk seferde onu reddetmek zorunda kalsam de sonuçta bir orta yol bulmaya çalışıyordum, bana kırılmazdı değil mi?

"Akşama kadar arkadaşınla olacaksın yani?" Sanki sormaması gereken bir şey sormuş gibi öksürmeye başlayınca elimi ağzıma bastırarak gülmemi engelledim. "Neyse peki, öyle yapalım." Onaylamak için araladığım dudaklarımı sesini duyunca geri kapattım. "Sen eve gelince yaz yine de bana. Ne zaman geleceğimi bileyim diye."

BIRAKMA BENİ -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin