29-''Gülümse'tenim''

492 31 28
                                    

Sevgili okurlarım!
Bugün benim doğum günüm ve bir yaşım daha bitti. Kendimi yaşlanmış hissettim. :P

18 sene... Wattpad ve Bana Uzak Aşk 18 senemin en güzel anlarından biri oldu. Buraya üye oldum, yazmaya başladım. Ve gerçekten bu kadar büyüyeceğimizi tahmin etmiyordum. Kitabımı okuyan, yorum yapan herkese çok teşekkür ederim.

Bu bölüm taslaklar arasında sıkışmış içime sinmeyen ve yeniden düzenlenen taptaze bir bölüm. Özelden gelen yoğun istek üzerine, hayatımın yoğunluğunun arasında bu kadar çıktı. Şuanlık elimden bu kadarı geldi. :)

Doğum günümü kutlayan Zeynepcigime çok teşekkür ederim kalp kalp. :)

Diğer butun okurcuklarımı buradan opuyorumm

*Yoğun istek üzerine attım. Haziran'da yeniden başlayacağım.

Derslerle dolu bir haftayı da geri de bırakmıştım. Bu dönem beni zorlayacak gibi gözüküyordu. Ama zor olan şeyi yapmak değil miydi başarmak?

Dilara ile sadece sınıfta konuşabilmiştik. Onun dışında başka konuşmamıştık. Kaan'dan fazla söz etmiyordu. Emir'le arasındaki olayları anlatıyordu. Emir'in barışmak istediğini fakat muallakta kaldığını anlatıyordu. Onunda sıkıntısı vardı. Elimden geldiğimce yardım etmeye çalıştım. Derdini dinledim, tavsiye verdim. Onunda iyi olması benim için önemliydi. Zor durum dostuydu Dilara.

Ablamda işe gittiğini söylerek çalıştığı mekana gidiyordu. Fazla bir bilgim yoktu çalıştığı iş hakkında ama parası ona yetiyordu. Çalıştığı mekan hiç hoşuma gitmemişti. Bu konuyu ablamla konuşmak istiyordum. Fakat onun mutlu oluşu beni tekrar tekrar vazgeçiriyordu. Ablam mutlu olsun da gerisi kafii diyordum.

Yatağımı çoktan toparlamış, elimi yüzümü güzelce yıkamıştım. Ayna karşısında kendime bakıyordum ''bugün ne giysem?'' diye. Evet o beklenen haftasonu gelip çatmıştı. Dolabımdaki kıyafetlerimi dikkatlice inceliyordum. Güzel olmak istiyordum bugün aynı doğum günümdeki gibi. Kot pantolon giymek istemiyorum. Bu sefer daha farklı bir şey deneyecektim. Elbise giymek! Sevdiğim bir turkuaz elbisem vardı. Askı yerinden onu aldım ve üzerime tuttum. Rengi gerçekten bana yakışıyordu hem seviyordum da bu rengi. Üzerimdekileri çıkartarak elbiseyi giydim. Hafif bol geliyordu ama yine de kötü durmuyordu. İyice oturttuktan sonra daha da iyi olmuştum. Biraz diz üstüydü elbisem o yüzden altıma kilotlu çorap giydim. Havada soğuktu biraz üşüyebilirdim. Kıyafetim hemen hemen tamamdı. Makyajda yapmalıdım biraz. Eyeliner, rimel ve bir ruj işimi görürdü. Güzel bir eyeliner çektikten sonra kirpiklerimi rimelle belirginleştirdim. Kırmızı bir rujun ardından artık hazırdım. Üstümede montumu aldım. Üşürüm diye. Az kalsın unutuyordum telefonumu. Telefonumu da elime alarak ablamı arama tuşuna bastım. Giderken haber vermeyi unutmuyordum artık. Altın kuralımızdı. ''Arıyor...'' yazısı çıktı.

''Alo abla?''

''Efendim kuzum?'' dedi telefondaki sevinçli ses tonuyla. ''Aa doğru. Unuttum kuzum. Sen dolabımdan para al iyi eğlenceler.'' dedi ve telefonu suratıma kapattı. Acelesi olduğunu farkedemedim. Belli etmemişti pek fazla. Dolabına yöneldim ve bir miktar para olarak yatakhaneden çıktım. Bugün okuldakilerin izin günü olduğu için dışarı rahat çıkabiliyorduk. Bekçiyle ölü bakışmalarımız olmayacaktı.

Okulun merdivenlerinden inerken Özün'le çarpışmamız geldi aklıma bir an. Gülümsedim kendi kendime. Nerden nereye... Hayat işte. İnsana ne zaman ne getireceği belli olmuyor. Bir yerden alıyor, bir yerden veriyordu...

Elimle cebimi yokladığımda telefonumu alıp Özün'ü arama tuşuna bastım. Aynı durakta buluşacaktık. Sanırım güzel bir gün beni bekliyordu. ''Arıyor...'' yazısı çıktıktan beş on saniye sonra telefonu açtı.

BANA UZAK AŞK #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin