40-Mavi

178 6 0
                                    

YAZAR NOTU: 2016'nın ikinci gününe yeni bölüm attım. Herkesin yeni yılı sağlıklı, huzurla ve mutlulukla geçer insallah. Umarım yeni yıl güzel gelir herkese. Bu arada 40. Bolum adi mavi oldu! Okuyan herkese tesekkur ederim ve keyifli okumalar dilerim.

"Tınısı olmayan en güzel ses kalbinin sesidir. Onu dinle! Ya yazarsın, ya söylersin."
B.T

"Multimedia: Deniz & Kaan

Nihayet okul zili çalmıştı. Saat ikiyi bir geçiyordu. Alelacele çantamı toparlayarak sıradan kalktım. Koşar adımlarla okulun kapısından çıktım. Tam karşımdaydı. Öylece bana bakıyordu. Geldiğimi görünce yüzünde bir gülümseme oluştu. Yanıma doğru gelmek için adımlarını hızlandırmaya başladı.

"Nasılsın?" dedi yüzündeki ifade daha da belirginleşerek. Hafif esintili rüzgar vardı havada. Ellerini cebine koymuştu. Yavaş yavaş yanıma yaklaşırken onu süzme fırsatını değerlendiriyordum. Siyah bir tshirt giymişti. Yakışıyordu da. Başka bir renk giyse yakışmaz diyordum kendi kendime. Siyah sanki ona mahsus bir renkti. Siyah deri ceketi ile bu düşüncem tasdikleniyordu. Omuz kısmını daha da geniş ve güzel gösteriyordu. Daha da yaklaştıkça pantolonu ve ayakkabıları netleşiyordu göz hizamda. Yine ona mahsus olan "siyah bir pantolon." Ve spor ayakkabısı ile hafif bir serserimsi havası vardı. Yakışıyordu. Beş yıl öncede böyle giyinirdi şimdi de. Değişmemişti bu özelliği.

"İyiyim sen?" O yanımdayken heyecanım bir kat daha artıyordu. Nefes alışverişim hızlanıyordu. Kalbimi hissetmiyordum adeta. O an, o saat duruyordu benim için. Aynı beş yıl önceki hissettiğim duyguları şimdi ise daha tazesini hissediyordum.

"Bende iyiyim. Seni bir yere götürmek istiyorum." dedi gözlerimin içine bakarak.

"Nereye?" diye sordum merakla. Gözlerim sanki yuvalarında bir boy daha büyümüştü. Bu ilk kez bizim için özel olan bir yer olcaktı. Sevgili iken ilk gittiğimiz yer olacaktı.

"Sabredebilir misin?" Gözlerini iyice kenetlemişti bana.

"Ederim." dedim küçük bir kız çocuğu edasıyla. Onun yanında küçük bir kız çocuğuda olmak istiyordum. Hiç olmadığım için.

Beraber karşıdan karşıya geçerken çok dikkatli ve temkinli davranıyordu. Bana komut şeklinde "dur" "geç" diyordu. Beni böyle koruması hoşuma gitmişti. O böyle yaptıkça ben gülümsüyordum. Şuan benim için bu kadar endişelenen yoktu hayatımda. İlgiye muhtaç olduğum her zaman bir gerçekti ama bunu Kaan yapınca bambaşka oluyordu.

"Hazır mısın?" dedi aniden kaldırımın üzerinde durarak. Ne yapacağını çok merak ediyordum. Gizemli davranışları ile ser verip sır vermiyordu.

"Neye?"

"Biraz yürümemiz gerek. Ama on dakika çok değil. Bugün senin günün olacak." dedi gülümseyerek. Sonra gitmek için bir iki adım atıp benimde hızlanmam için adımlarına hızlılık kazandırdı. İkimiz beraber yolda bir acelemiz varmış gibi hızlı hızlı dediği yere gidiyorduk. Elleri cebinde sanki adımlarını onar onar atar gibi gidiyordu. Benim adımlarım ona göre biraz daha küçük olduğu için yetişmem biraz zor oluyordu. Ara sıra durup beni kontrol ediyordu. Bu hızlılıkla yürümemiz daha beş dakika bile olmamıştı.

"Geldiiiik!" Bu ses bana o kadar tanıdık geliyordu ki. Denizin yanında simit ve çay içtiğimizde her yere gittiğimizde geldiiik diye çocuk sevinci gibi hafif bağırırdı. Öyle zihnime kazınmış ki dün gibi aklımdaydı.

"Kaan burası lunapark!" dedim sevincine karşılık vererek. Daha önce hiç gitmemiştim lunaparka. Aklımın ucundan geçmezdi beni parka getireceği. Şaşkınlıkla bir parka bir ona bakıyordum.

BANA UZAK AŞK #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin