NALAN:
Hastanenin koridorunda Deniz'in yoğun bakımdan çıkmasını bekliyorduk. Ben, Dilara, Dilara'nın abisi Kaan ve onun arkadaşları. Herkes çok yorulmuş ve çok bitkin düşmüştü. Gözlerimizdeki uykusuzluktan dolayı herkesin gözleri mosmor, ten renkleri neredeyse beyaza yakındı. Kimse burada hiç iyi değildi. Deniz'i tanımayan insanlar bile perişan haldeydiler. Ben kendimden bahsetmiyorum bile.Ayakta duracak halim yoktu ama beklemeye devam ediyordum sırf Deniz'im için ayakta kalmalıydım. Sonunda doktor yoğun bakımın kapısından çıktı.
"Hastamızın vücut ısısı şimdi daha iyiye gidiyor. Kafasındaki yarılı olan kısma dikiş attık.Vücudunda darp izlerine ve morluklara rastladık" dedi sakin bir şekilde. ''Nalan hanım siz bir iki dakika yanıma gelir misiniz? '' dedi ve beni bir iki adım kenara çekti.
"Ne yani doktor bey Deniz'e?" diyemedim. Gözlerim dolmaya başladı. Doktor beni anladığını gösteren bir baş sallama işareti yaptı.
"Sandığınız gibi bir şey değil. Hastamıza geçmiş olsun. Bir iki saate uyanır." dedi ve yanımdan uzaklaştı.
Kendimi kötü hissediyordum olduğum yerde yığılıp kaldım. Dilara beni sandalyenin üzerine oturttu ve konuşmaya başladı:
"Asıl şimdi güçlü olmalıyız. Deniz uyandığında seni böyle görmemeli. O zaman daha çok üzülür. Hadi kalk şimdi ayağa! Üzgünsek bile belli etmeyelim." dedi Dilara en içten samimiyetiyle. Gözlerindeki o ıslak bakışı içimin en derinlerine kadar hissediyordum. Yüreğim yanıyordu bu gözleri gördükçe daha da harlandı içimdeki ateş. Ben nasıl abla idim? Kendimi her dakika suçlamaktan alıkoyamıyordum Ama Dilara haklıydı. Kalkıp silkelenmeliydim. Deniz beni güçsüz görmemeliydi.
"İyi ki varsın Dilara. Beni kendime getirdin. Kaç gündür buradayız ve hiç yanımdan ayrılmadın. Çok teşekkür ederim sana ve abine."
"Bu konuların teşekkürü olmaz Nalancım. Çünkü bugünlerde belli olur iyi dost, kötü dost. Ben Deniz'i çok seviyorum ve o benim dostum. Bu zor zamanında olmayacağım da ne zaman yanında olacağım." dedi ve bana sarıldı ağlayarak. Sonunda kaç gündür içimizde tuttuğumuz o göz yaşları yavaş yavaş suratımıza dökülmeye başlamıştı.
O sıra yoğun bakım odasından hemşire çıktı ve bize doğru:
"Hastamız uyandı ama yanına sadece iki kişi girebilir. O da çok fazla kalmamak şartıyla. Çok yorulmaması gerek. Şimdiden geçmiş olsun." dedi hemşire hanım. Boyu kısa ve çocuksu suratına rağmen baskın bir karakterdi. İlk önce beni aldı yanına. Yoğun bakımdan normal odaya alınmıştı Deniz. Ah kuzum yüzü gözü ne haldeydi. Yavaşça ve sessizce yanına oturdum ve elini tuttum oda hissedince elimi tuttuğunu:
"Ablaaa? Nerdeyim ben ne oldu bana? " dedi heyecanla ve korkarak. Tabii korkarsın kuzum. Ah ben ne aptalım!
"Deniz'im sakin ol önce bir dinlen. Hastaneden çıktığında kaç gündür kayıptın. Dün seni bir çöp konteynırında baygın bulmuşlar. Kaç saat orada geçirdin bilinmez ama vucüt ısını kaybetmişsin ve kafana dikiş attılar. Deniz'im sen şimdi dinlen biraz. Tamam mı? Ben buralardayım. Bak şimdi yanına kim gelecek." diyebildim sadece. Ben aptalım, ben salağım, ben seni nasıl bırakabildim tek başına diyemedim.
Deniz duyduklarına şok olacak ki alt dudağını ısırdı. Sanırım ne yaşadığını düşünüyordu. Sormadım onu fazla yormamak için. Deniz'imle vedalaşıp hemşirenin kontrolünde ikinci kişi çağırıldı. İkinci kişi Kaan'dı. Şaşırmıştım. Dilara'nın gitmesi gerekiyordu. Kaan odaya geçince Dilara'nın yanına gelip:
"Dilara sen niye gitmedin? Sen daha yakınsın Deniz'e? " dedim ama oda bana sakince şu yanıtı verdi:
"Evet ben yakınım ama abim Deniz'e benden daha yakın."
KAAN:
Doktor yoğun bakımdan çıktığında söyledikleriyle hem ben hem Dilara hem de Deniz'in ablası yıkıldı. Deniz'e kim ne yapmış olabilir ki? Kim Deniz'den ne ister ki?
Bende çok üzüldüm hem de çok. Deniz'e olan bağımlılığım daha da kat ve kat arttı. Deniz'i o geceden sonra hiç görmemiştim. Sahne çıktığımız gece apar topar çıktı bana bir veda etmeden. Bu yüzden kızgındım ama bir yanım "Sen Deniz'i çok özledin." diyordu.Özleyen yanım ağır basıyordu. Kızamam ben ona bu haldeyken. Kızmaya bile kıyamam.
Bu sefer yoğun bakım odasından hemşire çıktı. Bize doğru sadece iki kişini girebileceğini söyledi. İlk kişi ablasıydı.
O içeriye girdiğinde Dilara'ya :
"Dilara ikinci kişi olarak sen mi gideceksin? " diye sordum merakla.
"Evet abi ben gideceğim. Kızın ne annesi yanında ne babası. Bu ne biçim aile! " dedi son cümlesine baskı vurgulayarak.
"Dilara ben gitsem olur mu lütfen?" Gözlerini gözlerine diktim.
"Abi benim yanımda sen kimsin? Ben daha yakınım Deniz'e." dedi sakin karşılamadı ama.
"Lütfen diyorum Dilara sana." dedim sesli ve baskın bir şekilde.
"Abi bu konuda tartışmamıza gerek yok ben gidiyorum konu kapandı." dedi sesini yükselterek. Tam yanımdan ayrılacakken:
"Dilara!" diye bağırdım herkes bize baktı. Sonra bir kaç adım sonra yanına geldim ve kulağına fısıldayarak:
"Ben Deniz'i seviyorum Dilara. Hemde o gün ilk yanında gördüğünden beri. Duygularımdan emin değildim ama şuan gayet eminim. Ben Deniz'i seviyorum ve ona senden daha yakın olacağım." dedim. Nefesimi derin derin alarak ve kalbim ağzımdaymış gibi bunları söyledim.
DENİZ:
Uyandığımda elimde bir el hissetim. Bu ablamdı. Ona sarılmak istedim lakin vücudumda çok ağrılar vardı kalkamadım. Sadece bana ne olduğunu sorabildim ablama. O da bana başımdan geçen kısmını bildiği kadarıyla sakin bir dille anlattı. Evet hatırladım dedim içimden. Selim ve Hamza bana taciz etmişlerdi. Bilincimin kapandığı sıra Hamza ile Selim'in arasında şu konuşmalar geçtiğini anımsadım.
Hamza: " Lan kız ölüyor mu yoksa? Ne yapacağız lan bittik şimdi oğlum." dedi ve korkuluydu.
Selim: "Bu orospuya bir şey olmaz. Az işim kaldı bana yardım et sonra okulundaki bir konteynıra atalım."
Hamza: "Benden bu kadar. Ben kaçar." deyip evden çıktığını ve kapı sesini duyduğumu hatırladım.
Selim: "Vay korkak Hamza efendi kızı hayvan gibi öperken normal ama şimdi kaçış seni de halledicem merak etme." dedi. Sesindeki şiddet beni sanki daha da öldürüyordu.
Bundan sonrasını hatırlamıyordum. Şuan hissetiklerim vücudumdaki ağrılar ve kafamda bir uyuşmanın olması. Fark etmeden alt dudağımı ısırdım. Yaşadıklarım az bir şey değildi. Bu yaşımda her şey çok ağır geliyordu artık bana. 15 yaşımda yaşamayacağım yükler vardı sırtımda. Korku içinde yaşayacaktım her seferinde Bu sefer Hamza ve Selim olmuştu hayatımın korkulu rüyası. Ben ve benim kanımdakiler ne yapmıştı ki ona? Halbuki ailelerimizin arası iyiydi. Sahi aile demişken hiç biri gelmemişti. Gelmesinler en iyisi buydu. Ablam ve ben birbirimize yeteriz.
Ben böyle düşüncelere dalıp giderken ablam bana ikinci bir kişinin seni görmeye geleceğini söyleyince merak ettim. Dilaram gelmiş olabilirdi. Ah canım dostum. Beni yalnız bırakmamış. Ama kapıdan girenle ani bir şok yaşadım. Kaan'dı bu! Kaan gelmişti!
-------------------------------------------
Merhaba! Öncelikle okur sayısı bini geçti. Okuyan herkese çok teşekkür ederim. Sayenizde büyüyeceğimizi biliyordum. Herkese çok teşekkür ederim. Bol teşekkürüm var çünkü sayenizde yazılarıma devam edebiliyorum. Sizden ricam eğer beğendiyseniz vote atın. Siz voteledikçe benim daha da çok yazasım geliyor. Eleştirileriniz olabilir. Tabii ki insanız hatam olabilir. Yorum kısmına yazabilirsiniz. Beğeninizi dile getirebilirsiniz. İyi ki varsınız. Geçen günlerde genel kurguda #88 inci olmuşuz. Herkese çok teşekkür ederim!