''Teşekkür ederim Özün.''
''Ne için?''
''Bugün için, her şey için.''
İnanılmaz saatler, inanılmaz dakikalar yaşamıştım. Euterpe'nın konserine geldim, onunla şarkı söyledim! Rüyamda görsem inanmaz, uykulu halimle kendi suratıma bir su dökerdim. Büyüleyici bir sesle sihir yapmıştık sanki etrafa. Hem de en sevdiğim şarkısıyla. Sanki hazırlıklı gibiydim. Aylarca lise yarışması için hazırlandığım şarkıydı. Hem o da çok, çok içten biriydi. Bir daha olsa seve seve şarkı söylerdim. Harikaydı konser. Tek kelime ile HARİKA. Bugünü hiç unutacağımı sanmıyorum. Acısıyla tatlısıyla...
-
Merkezdeki minibüs durağına geldiğimizde saatte baktığımda üçü kırk beş geçiyordu. Ah! Unutuyordum az daha. Adnan Bey ile randevum vardı. Özün önden minibüse binerken beni duraklamış halde görünce bindiği minibüsten tekrar indi.
''Ne oldu Deniz?'' Elimdeki telefonu görünce o da telaşa kapılmış gibiydi. Sesi biraz daha sert çıkmıştı. Çünkü Selim'le ilgili bir şey olabileceğini düşünüyordu.
''Bir şey yok. Eee randevum vardı da hastane de. Ona gidecektim. Son on beş dakikam kalmış.'' Bir aceleyle telefonu çantama attım ve boynumdan geçirdiğim çantamı tek koluma almak için uğraş veriyordum.
''Bende gelebilir miyim?'' Çantayla çırpınışımda Özün çantayı boynumdan çıkardı ve sapını düzelterek elime verdi. O da benimle gelmek istiyordu fakat ben onun gelmesini istemiyordum.
''Uzun sürebilir ama?'' Çıkışta bir yere gideceğini biliyordum ve onu kırmadan en iyi ''gelme'' deme şeklini bulmuştum.
''Aa. Hadi ya tüh. Benimde özel dersim vardı. Neyse en azından hastaneye kadar bırakayım olur mu?'' Yüzü buruşmuştu bir an. Çok gelmek istediğini biliyordum fakat...
''Olur.''
Sessizce yürüyorduk merkezdeki minibüs durağından. Karşı caddeye geçmek için yine trafik kurallarına uyarak ilk önce sola sonra sağa tekrar sola baktık. Biraz sakinleşince karşıdan karşıya geçmek için adımlarımıza bir tık hızlılık verdik. Ara sokaktan girerek hastanenin önüne ulaştığımızda Özün ve ben vedalaşmak durduk.
''Bugün için çok teşekkür ederim. Yeniden teşekkür ederim. Hayatımdaki en güzel gündü diyebilirim.'' Özün'e şu an binlerce kez teşekkür edebilirdim. Beni gerçekten çok mutlu etmişti. sanki bir hayalimdi bu konser gerçek olmuş gibiydi.
''Rica ederim. Yeniden rica ederim. Benimde öyle, hele senin yanında.'' Gözleri ile kısık kısık bana bakıyor ve tatlı tatlı gülümsüyordu. Bir kaç kez gözlerini gözlerime değdirip çekiyor ara sıra yere bakıyor etrafı inceliyordu. Gözüne düşen saçlarını eliyle yukarı atıyordu. O sıra çıkan kısık ela gözleri ışıldayarak bana bakıyordu. ''E ben gidiyorum o zaman.'' Gitmek için ayağını yavaşça bir adım öne attı. Bana bakıyordu, sanki gitme demem için fırsat arıyordu.
''Görüşürüz tekrar Özün Bey.'' Gitmeliydi hem şu an buradan hem de benden. Bu düşünceyi kafamdan kovmak için başımı hafifçe sallamıştım.
''Görüşürüz Bayan Mutlu Müzik.'' Sesi çok mayhoş, beni sarhoş edecek gibi çıkıyordu. Mutluluk sarhoşu! Yeni lakabımı da sevmiştim. Bayan Mutlu Müzik.
Adımlarını hızlı hızlı atarak minibüs durağına doğru ilerledi Özün. Gözden kaybolmasını bekledim ve kaybolduktan sonra hastane kapısından içeri girdim. Çantamdaki telefonu çıkarıp baktığımda daha on dakikam vardı. Adımlarıma hızlılık kazandırarak Adnan Bey'in odasına gitmek için merdivenlere doğru yöneldim. Fakat ilk iş sıra almaktı. Beynimde yapacağım işleri düşünür iken bir yandan da hızlı hızlı merdivenleri çıkıyordum. Hasta kayıt için masada oturan sekretere doğru yöneldim. Çantamdaki kimliğimi çıkarıp eline verdim ve bilgisayardan el çabukluğuyla TC kimlik numaramı yazarak randevu saatimi yazan bir kağıt verdi. Kağıdı alıp Adnan Bey'in odasına doğru hızlı adımlarla ilerliyordum. Hastane koridoru bugün neredeyse boş gibiydi. Her bölümün tek tük hastası vardı.