31K olduk çok teşekkürler! Herkesi çok seviyorum. İyi ki varsınız :)
Multimedia: Deniz* ( Değiştirildi.)
Yüreğine değen birinin olması hayatında her zaman bir şeyler kazandırabilir.
İyi vakit, iyi zaman, iyi yaşam, iyi insan... Daha nice kelimenin önüne iyi sıfatı getirilerek kazandığımız şeyleri çoğaltabiliriz.
Bende kazanmıştım. Dilara'yı, Özün'ü Gamze Hocayı, Melike Hocayı. Bana kattıkları hep iyi şeylerdi. Onlar sayesinde iyi zaman geçirmiştim. Özellikle Özün sayesinde...
Özün hayatımda önemli bir yere sahipti gerçekten. Benim için değerli biriydi. Bende onun için öyleydim. Kalbinden çıkan kelimeleri sarf ediyordu bana. Saf, tertemiz... Beni gerçekten seviyordu ve sevgisine inanıyordum. Çünkü kimse kalbinden geçenleri direk söylemezdi. Yalan söyleyen bir insan olsa fazlasını ekler, abartırdı.
Okul sınavlarımın tarihleri belirlenmişti. Bugün Tarih ve Matematik sınavı vardı. Geçen gece bu iki derse de çalışmıştım. Kendimi iyi hissediyordum bu derslerde. İyi ki dersi deste dinleyip not almıştım. Tekrar etmesem bile notlarımdan çalışarak her şeyi tam oturtmuştum.
İlk ders Coğrafya idi. Ve ikinci ders Tarih sınavı vardı. Coğrafya hocamız Tuncay Bey sınavımız var diye bizi serbest bırakmıştı. Bende fırsattan istifade Dilara ile konuşacaktım. O gün aradığımda bana geri döneceğini söylemişti fakat dönmemişti.
"Dilara nasılsın?" Arkamda oturan Dilara'ya yönümü dönerek sormuştum.
"İyiyim Denizcim sen?" Gözlerinin içi gülüyordu. Gayet sıcaktı bana karşı.
"Bende iyiyim. O gün bana dönmediğin için küstük sandım." Onun bana sıcak tavrı karşısında bende ona sıcak davrandım. Oturduğu sıradan kalkarak yanıma geldi.
"Ne küsmesi Deniz saçmalama. Ben sana nasıl küsebilirim? Neden küseyim? Sadece işim vardı. Emirle görüştüm." dedi şaşkın bir şekilde. Sesi şaşkın ve yatıştırıcı gibiydi. Gerçekten bana neden küsecekti ki? Kuruntumdu işte kendi kendime.
"Ben yanlış anladım. Özür dilerim." Mahcubluğumdan yerin dibine girmiştim. "Emirle nasıl oldu?" Diye devam ettim. Biraz da konuyu değiştirmek için.
"Barışmadık Deniz. Sadece tam noktayı koyduk. Bitti işte." dedi üzgün bir şekilde. Gözleri kızarmıştı. Ağladım ağlayacak gibiyim diyordu gözleri.
"Üzülme Dilara. Bak önünde kocaman çok güzel bir hayat var. Bir insana takılıp üzülmeye değer mi?" Onu teselli etmek istiyordum ve elimden geldiğince mutlu etmek, yardım etmek istiyordum. Ben onun en yakın dostuydum. Elimden gelenin en fazlasını en iyisini yapmam gerekiyordu. En azından ben böyle hissetmek zorundaydım.
"Üzülmüyorum artık Deniz. Sadece, biraz canım yanıyor. Yokluğuna alışamadım. Bu dediklerimi de gece hissediyorum sadece. Gündüz aklıma bile gelmiyor." Tebessümle ve titrek bir sesle anlatmıştı. İyi gibi gözükmeye çalışıyordu. Ama değildi. Kırıldığı, kızdığı gücendiği belliydi.
"İnsanı en çok acıtan zaman dilimidir gece. Her gerçek, her hayal o zaman diliminde belirir ve o zaman acıtır canımızı. Benim tek temennim senin mutluluğun. Ve seni ilacın zaman Dilara." Zamandı tek çaresi. Tek umudu. Hayata karşı güçlü durmak zordu, ama o gücü kazanması için zamana ihtiyacı vardı.
Zilin çalması ile konuşmamız yarım kalan Dilara sarılmıştım. Bu ona iyi gelecekti eminim. Yaralarını sarmak çok isterdim. Elimden gelen buydu. Bende bunu yaptım. Yanımdan kalkarak kendi yerine geçti. İşte ilk sınav başlıyordu. Tarih... Heyecanım yoktu ama şimdi iki kat artmıştı. Sorular önüme geldikten sonra bir oh çekmiştim. Çalıştığım yerdendi iyi ki. Soruları tık tık yapmaya başladım. Yaklaşık yarım saatte bitmişti. Zorlanmadığıma sevinmiştim. Dersten erken çıkabiliyorduk. Bende sınav kağıdımı coğrafya hocamıza vererek sınıftan ayrıldım.