DENİZ:
Kapıdan Kaan'ın girmesiyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Kapıdan girişinde bile ayrı bir asalet vardı. Ağır ağır, çekingen adımlarla bana doğru geliyordu. Kalbim ağzımdan çıkacak gibi oldu. Kaan'ı görünce duygularımın önüne geçemiyordum. O benim için mutluluğun tarifi gibiydi.
Yanımdaki sandalyeye oturdu birden. Gözlerini gözlerimin içine doğru çekti. Sanki şuan gözleri konuşuyor ben dinliyordum. Anlatmak istediği çok şey varmış gibi bakıyordu. Özlem miydi veya başka birşey mi kestiremedim bu bakışların altındaki sırrı. Böyle kalsa saatlerce bakışırdık heralde. Bana böyle uzun uzun bakarken gözlerini çekti birden. Derin bir nefes aldı verirken zorlanmış gibiydi.
''Deniz nasılsın?'' diye sordu biraz çekingen biraz özlemli bir ses tonuyla. Bu sefer gözleri dudaklarıma baktı. Sanki ağzımdan çıkan her kelimeyi ezberlemek istercesine.
''İyiyim Kaan. İyiyim yani. Sen nasılsın?'' diye soruverdim. Kinayeli bir ''iyiyim'' cevabı vermiştim. Kaç gündür hastanedeydim bilmiyorum ama bana nasılsın diye bir soru sormuştu, garip.
''Bende iyiyim Deniz. Seni görünce daha da iyi oldum.'' İşte o beni benden alan gülümsemesiyle bana kocaman, sıcacık güldü. ''Sen hep gül olur mu?'' demek istedim bir an. Ama kendime, duygularıma engel oldum. Engel olmak istedim kendime. Nedeni belli, belirsizdi aslında. Ya çok erkendi duygularım için ya da kendimi kirli hissetiğimdendi.
''Sevindim Kaan iyi olmana. Ben senden özür di-''
''Şşş. Şuan özürün sırası değil. Ben çoktan unuttum bile. Sen şuan yanımdasın. Benim için önemli olan şey bu.'' dedi sakin ve heyecanlı bir tavır arası. Gözlerini benden kaçıncı kaçırışı saymadım. Ama utandığı yanaklarından belliydi. Kıpkırmızı olmuştu. Tabii bende öyle. Çok mutlu oldum Kaan'nın yanıma gelmesine, beni bulmak için uğraşmasına. Kim, kimin için yapardı ki bunca şeyi? Hele şu zamandaki yaşadıklarıma göre kim kime iyilik yapardı ki?
''Benim için yaptıkların çok önemli şeylerdi Kaan ne kadar teşekkür etsem az kalır.'' Minnetimi belli etmek için sadece kuru bir teşekkür ettim. Ama aşkımı anlatmak için hiç bir kelime söyleyemezdim. Keşke şuan ki bakışları bana ''Seni seviyorum Deniz'' diye haykırsa.
Yavaşça kalktı sandalyeden geriye iterek. Kulağıma eğildi usulca fısıldadı:
''Kendine iyi bak ufaklık. Daha bir çok şarkıyı beraber anlamlı kılacağız.''
Ve benden kaçarcasına odadan hızlı adımlarla çıktı. Ben sanırım burada değildim. Kulağıma söyledikleri bir işaretti galiba? Ama ufaklık dedi? Yine anlaşılmaz bir Kaan dramı.
KAAN:
Deniz'i gördükten sonra kendimi çok iyi hissettim ve günlerdir mahkeme duvarı gibi olan suratım şimdi gülüyordu. Deniz'in yanına girdiğimde kendisinin ne kadar hırpalanmış olduğunu gördüm. Saçı başı dağınık, suratında morluklar. Yine de o güzel gözleri bana sıcak bakmasıyla ısıttı her yanımı. Bu kız hayatımda nasıl önemli oldu bilmiyorum ama Dilara ile tanıştığımızda ona karşı ufak bir etkileşim hissetmiştim. Bir insanın gözleri bu kadar mı içten bakardı? Masumluk vardı gözlerinde. Bakmaya doyamadım içeri girdiğimde. İltifatları ederken bile kızardım, bozardım. Utandım. Çevremde o kadar kız olmasına rağmen kimse bu kadar güzel bakmıyordu bana. Acaba o da beni seviyor muydu? Bilmiyorum.
Odadan kaçarcasına çıkışıma bende akıl sır erdiremedim. Sanırım kulağına söylediğim sözdendi kaçışım. Deniz ona karşı duygularımı bilse benden kaçar mıydı? Cevapsız soruyu bir kenara bakarak koridora doğru yürüdüm. Dilara kolumu çekiştirmesiyle irkildim.