Yatakhanemdeki ilk sabahıma oldukça heyecanlı uyanmıştım. Dün zaten yorgunluğun verdiği halsizlikle ikimizde hemen üstümüzü değiştirerek yatmıştık. Bugün okulda toplantı olacağı için ikinci dönemle ilgili ilk günü tatil etmişlerdi. Bugün tatildi ve istediğim kadar kendime vakit ayıracaktım.
Yatakta oturup bunları düşünürken, yüzümü yıkamak için yataktan kalktım. Lavaboya doğru yavaş ve sessiz adımlarla ilerledim ablamı uyandırmamak için. Lavabonun kapısının koluna bile yavaşça bastım. Aynı hareketle lavabonun kapısını kapattım. Lavabodaki aynada kendime bakarken göz altındaki torbalarımın ne kadar belirginleştiğini farkettim. Ama fazla aldırmayarak musluktan akan sıcak suyla yüzümü yıkayıp kendime geldim.Kahverengi toplu saçlarımı açıp tekrar taradım. Sonra örerek saçımı süsledim. Aynı hareketle kapı koluna yavaşça basarak lavabodan çıktım. Üzerimdeki geceliğimi değiştirmek için dolabıma yöneldim. Dolabı açtığımda kıyafetlerim yoktu. Birkaç saniye şaşkınlık yaşadıktan sonra bavulumdan çıkarmadığım geldi aklıma. Kendi kendime güldüm. Ne kadar ürkmüştüm kıyafetlerim yok diye. Kapının yanındaki bavulu dolabımın yanına getirerek fermuarı açtım. İçindeki kıyafetleri düzenli bir şekilde koydum, asılacak olanları tekrar düzelttip astım. İç çamaşırlarımı da çekmeceme yerleştirdikten sonra çamaşırlarımın arasından telefonum çıktı. Nasıl unuttu ben telefonu? Bavulu yerleştirme işim biter bitmez telefonumu şarja taktım. 15 gündür kimseye haber verememiştim. Tatlı bir heyecanla telefonun açılmasını bekliyordum. Telefonun ekranında telefonumun markası ve modelinin yazısı çıktı.Ekran ışığı o kadar yüksekti ki gözlerimi kısarak bakmıştım. Bu sıra kalbimde yerinden çıkacak gibi atıyordu. Heyecandandı tabii. İçimdeki 'belkilerle' açıyordum telefonumu. ''Pin Kodunu Giriniz' yazısı çıkınca pin kodumu tuşlayıp telefonumun açılmasını bekledim. Birkaç saniye sonra açılan telefonumdan wifi'yı açtım. Okulumun internetine bağlanıyordum okuldayken. Wifi'yı da açınca bildirimler yığılmıştı yine her zamanki gibi. Telefonum seslide olduğu için bildirim sesleri ard arda açılıyordu. Hemen kıstım tabii ablam uyanmasın diye.Bildirimlerin çoğu Whatsapp'tandı. Birkaçta güncelleme gelmişti telefonuma. Whatsapp'a girdim yine bir heyececanla. Özün ve Dilara'dan mesaj vardı sadece. Engellediğim kişiden mesaj beklemek saçmaydı...
İlk önce Dilara'nın mesajlarına baktım. Neredeyse her gün mesaj atmış meraktan.
DİLARA:
''Deniz nasılsın canım? :)''
''Deniz?''
''Orada mısın?''
''Deniz bir sorun mu var aramızda?''
''Konuşmak istemiyorsan söyleyebilirsin.''
''Peki tamam. Daha rahatsız etmem.''
''Gerçekten iyi dostuk biz.''
Ah canım dostum ya. Nasılda yanlış anlamış. Diyemedim ki ailem telefonuma kızar diye. Hemen yanına gitmeliydim. Cevap vermemi gerçekten yanlış anlamış ve kendi kendine küsmüş.
ÖZÜN:
''Deniz... Doğum gününde çok güzeldin. Sana... Sana tekrardan aşık olmuş gibiydim. Çok farklıydın, sen... Çok güzeldin işte. Gerçekten o gün çok mutluydun ve bu da beni çok mutlu etti. Ama anlamadığım tek şey neden ellerini çektin benden doğum gününde? ''
"Uyudun tabii erkenden. :)"
"Günaydın. :) :)"
"Naber?"
"Deniz?"
"Orada mısın?"
Ve üst üstte gelen merak mesajları. Özün'e de bir hesap vermem gerekiyordu. Sonuçta sevgilimdi.