"Yani... Sence bu doğru bir karar mı?"
"Sadece birkaç gün... Seni bu şekilde yalnız bırakamam."
"Ama-"
"İtiraz etme."
Chuuya o günden sonra birkaç günlüğüne Dazai'de kalmayı kararlaştırmıştı. İkisi gecenin geç saatlerinde eve döndüklerinde Chuuya şaşılmayacak bir ev düzeni görüyordu.
Ev düzeni de düzen değildi zaten. Yerde kırılmış cam bardaklar, kadehler... Birkaç bira şişesi ve evin duvarlarındaki rastgele boya izleri... tozlanmış tuvaller ve uzun süredir yüzüne bile bakılmayan, bitlenmiş kitaplarla dolu bir kitaplık... Dazai cidden çökmüştü. Hayır, çökmek kelimesi hafif kalırdı.
Chuuya bir süre kapının önünde durduğunda Dazai ona bakmadan eve geçti.
"Demeye çalıştığım şey... Burası yaşanılabilir bir yer değil."
"Sana aldığım kolyeye hiç bakmıyor musun sen? Martıları düşün biraz."
"Martılar mı?"
"Sana uçmayı anlatacağım."
"Nasıl olacakmış o?"
"Madem ikimiz de yaşamayı beceremiyoruz..."
"Çifte intihar mı edelim?"
"Hayır bu çok depresif bir ölüm biçimi."
"Sen de sıkıntıdan öleceğim diye homurdanıp duruyordun işe giderken! Sıkıntıdan ölmek de çok sıkıcı. Senin ölüm anlayışın vasat."
"Bir martıdan kediye dönüşüp her yerini çizmek istiyorum aptal."
"Chuuya-kun sinirleniyor mu?"
"Seni-! Her neyse. Beni burada bekle."
"Dur! Şakaydı. Chuuya... Nereye?"
Chuuya çoktan merdivenleri birer ikişer adımlarla iniyordu. Dazai'ye de cevap vermemişti. 5 dakikanın ardından elinde bir sürü karton kutuyla dönmüştü.
"Evindeki çöplerden kurtulman lazım. Al şu kolilerden birini."
Dazai kendisine fırlatılan karton kutuyu almıştı.
"Peki ruhumdaki çöpler ne olacak?"
"Onları ben temizlerim sonra."
Chuuya gülümsüyordu. Evet, onca olandan sonra gülüyordu. Onun gülmesiyle Dazai de gülüyordu. İkisi de acıdan gülüyordu ama bunu birbirlerine belli etmemeye çalışıyorlardı. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi birbirleriyle didişiyorlardı.
Şüphesiz ki travmatik bir olayı atlatmanın en iyi yolu onu bir süreliğine görmemektir.
Dazai etrafındakileri çöpe atmayı bitirdikten sonra kırılmış camlara yaklaştı. Chuuya da onun ardından geldi.
"Sen dur! Ben temizlerim. Baksana tüm vücudun yara bere içinde. Fazladan bir yerlerin kesilmesin."
Dazai durup kollarına baktı. Sargı bezlerinin vücudunu çevrelemediğini unutuyordu. Nedense Chuuya'nın yanında sargı bezleri olmadan da rahat ediyordu. Sargı bezlerinin yaraları kapatmak dışında bir amacı daha vardı. Sıcak tutmak. Dazai'yi bu sonbahar günlerinde sıcak tutuyorlardı.
"Yaralarımdan tiksinmiyor musun?"
"Neden tiksineyim? Yavaş yavaş harap olan insanların yaraları hep vardır."
"Harap olan insanlar seni de mahvederse?"
Chuuya Dazai'ye yaklaştı. Yine o kusursuz "her şey geçecek, endişe etme." gülüşünü yaptı ve dudaklarında doğru mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Casta Diva |Soukoku|
FanfictionGünahlarım korkunçtu; ama sonsuz bağışlayıcının kolları uzundu, başvuran herkesi bağrına basıyordu. Ve şüphesiz bağışlayıcı benim en iyi seçeneğimdi.