21.12...
Yaklaşık bir buçuk ay geçti gitmenin üzerinden. Bir ay olmadan gelecektin ama gelmedin. Her gün perona gitmek istedim, seni beklemek istedim ama gelmeyeceğini biliyorum. Sen gittiğinde cebimde bir kağıt parçası hissetmiştim. Sersem. Kağıdı elime aldığım zaman bir şiir yazdığını fark ettim. Sanırım şöyleydi:"Hayal eder dururum; yüreğimi dağlayan
Düşünü bir adamın, sevdiğim, beni seven,
Ne tüm özge bir insan, ne kendine benzeyen
Bilinmedik bir adam, beni seven, anlayan.Beni anlıyor O, ve yüreğim, ışıldayan
Yüreğim O'nun için sorun olmaktan çıktı,
O'dur solgun alnımın sıcak ıslaklığını
Gözyaşlarıyla serinletmek için ağlayan.Bilmem, esmer mi, sarışın mı, kızıl saçlı mı?
Hatırladığıma göre, tatlı bir ismi vardı
Ömrün sürgün ettiği aşıkların ki gibi.Bakışı bakışına benzerdi anıtların,
Sesi vardı uzak, sakin, ağır bir sesi
Perde perde kaybolan sesince aşıkların."(Not: bu şiir Paul Verlaine'e aittir fakat "adam" yazılı yerlerde "kadın" yazar aslında. Hikayeye uyması için değiştirdim. Ve storm bringer'ı okuyanlar Paul Verlaine'in şiirini neden kullandığımı anlayacaklardır. Bilindiği üzere orada Chuuya'nın abisi.)
Bu şiir tanıdık gelmişti bana. Paul Verlaine'e aitmiş. Sanki Paul Verlaine bizim için bu şiiri yazmış gibi hissettim. Sonrasında ise yere çöktüm. Gözlerimden istemsizce yaşlar döküldü. Onları ellerimle sildim. Senden bana kalan tek şeyi, o şiirin yazılı olduğu kağıt parçasını gözyaşlarıyla ıslatmak, yazıları okunmaz hâle getirmek istemedim.
Dazai, senden şüphelenmeye başlıyorum artık. Başka bir hasta bakıcısı mı buldun orada? Bir daha dönmeyecek misin? Burada kar yağmıştı. Orada da yağmıştır umarım.
Kar tanelerinin eşsiz olduğu söylenir ama bence kaderleri birbirine bağlanmış iki insanın aynı kar tanesini görmesi de imkansız değildir. Bilirsin, Japonya'nın buna benzer batıl inançları vardır. Ben de kendimce bir batıl inanç yarattım.
Sonra Casta Diva'ya, gözün gibi baktığın atölyeye gittim. Birkaç gün orada kaldım hiç uyumadan. Bir kar tanesi çizdim. Kar tanelerinin nasıl göründüğünü bilemeyiz ama kar yağdığında hissettiğimiz duygular gördüğümüz kar tanelerinin bir yansımasıdır. Ben de o duyguları yansıttım bir tabloya. Geldiğin zaman onu da görürsün.
Hava durumları 1 hafta havanın sonbaharı andıracağını, çok soğuk olmayacağını söylüyor.
Ben korkak bir adamım sanırım. Kendimden gizlerim duygularımı, benliğimi. Ne hissettiğimi ben de bilmem. Fakat bu ev artık çok boş Dazai. Evin her yanını kamelyalarla donattım ama kamelyalar topraksız olmuyor.
Toprak son günlerde çok güzel bir kahverengini aldı. Tıpkı gözlerin gibi.
Bazen kamelyalara keman çalıyorum, seninle o gün çaldığım zamanki gibi... Ama olmuyor. Ona da cevap vermiyorlar. Senin piyanonu da özlüyorlar.
Ne hissettiğimi hâlâ bilmiyorum. Sen ne kadar insanlığını kaybettiysen ben de duygularımı kaybettim. Bunu aptal rolü oynamak için demiyorum, zaten aptalım.
Hani duygusuzluk da bir duygudur ya, o duygu bana acı çektiriyor. Sen de insan değilken acı çekiyor muydun?
Oyun mu oynuyoruz Dazai? Sen kaçacaksın ben mi kovalayacağım bundan sonra? Ben zaten "senden nefret ediyorum." dediğimde "yakala beni yakalayabilirsen." demiştim. Şimdi roller mi değişti? Tamam, ben seni yakalarım.
Ölüyorum, ölüyor gibiyim. Korkuyorum, kestanelerin tadı bizim anılarımızdan daha mı değerli? Romeo ve Juliet sadece basit bir tragedya mı?
Evinden hiç çıkmadım. Burayı olabildiğince canlı tuttum. Biliyor musun pencere denizliklerine her zaman serçeler konuyor. Onlar geldiğinde yesinler diye yem bırakıyorum.
Ağlayamıyorum da artık, sözcükleri yazarken boğazım düğümleniyor gibi hissediyorum. Ben seni kurtaramadım ama sen beni kurtar bundan. Izdırap içinde kavruluyorum. Çok sıcak her taraf...
Gittiğinden beri bir iz bırakmadın ardından. Hiçbir şey gelmedi. Biliyorum, korkuyorsun sen de benim gibi.
Bu yazdıklarımı sana göndermeyeceğim Dazai. Sana ne okutacağım ne de vereceğim. Bu benim bir sırrım olarak kalacak.
Yılbaşı olmadan gel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Casta Diva |Soukoku|
FanfictionGünahlarım korkunçtu; ama sonsuz bağışlayıcının kolları uzundu, başvuran herkesi bağrına basıyordu. Ve şüphesiz bağışlayıcı benim en iyi seçeneğimdi.