"Yani... Bunu yapma amacın sadece içinden geldiği için mi?"
"Öyle de denebilir."Chuuya öylece dışarıyı izlerken rastgele cevaplar veriyor ve Albatross'un kahve yapmasını bekliyordu.
"Bilirsin çok fazla kurnazca plan yapan biri değilim. Sadece 'yap' diyebiliyorum ve bu seferde yapmak istediğim için yaptım."
"Eğlenceli olacak gibi." Albatross bir kahve bardağını Chuuya'ya uzattı.
"Elbette. Zaten şu an baktığımda kaybedecek bir şeyim yok."
Gerçekten de öyleydi. Aradan iki gün geçmişti ve Chuuya Dazai ile iletişim kurmamıştı. Günlerini de koltukta bıraktığı notu Dazai'nin görmüş olmasını umarak geçirmişti.
Öte yandan ise artık bir işi yoktu. Albatross'un evinde kalıyordu ama evinde kalmasının tek sebebi bu değildi. Sonuçta bir ölümün gerçekleştiği binada oturmak istemiyordu. Kafasını dağıtması gerekiyordu. Yoksa istese pekâlâ o evde de kalabilirdi. Albatross onun çocukluğundan beri sahip olabileceği en güvenilir arkadaşlarındandı.
"Peki o? İntihara meyilli biri olduğunu söylemiştin."
"Aslında öyle... Ama şu an için ölebileceğini düşünmüyorum. Sanki dünya ona karşıymış ve her ölmek istediğinde onu yaşatıyormuş gibi bir şey."
"Aslında aranızdaki ilişkiyi duyduğumda şaşırmıştım. İki erkek ve..."
"'eğer bir sürüye ait değilsek kurallarına da uymak zorunda değiliz.' demişti Dazai."
"Yine de garip hissettirmesi gerek. Şu zamana kadar hiçbir kız ilgini çekmese de kızlardan hoşlanabileceğini düşünüyordun."
"Belki de hala öyleyimdir... Neticede artık düşmanız, onun harici bir şey olabileceğimizi düşünemiyorum."
"Her neyse ne. Bir kız ya da bir erkek. Ne fark eder? Ben de küçükken kapı koluna aşık olmuştum."
"O zamanlar benden kafana büyük bir yumruk yemiştin, delirme belirtilerin başlamış." dedi kıkırdayarak Chuuya.
Albatross, Chuuya'nın alaycı davranışına karşılık vermek adına hoşnut olmayan bir ifade takınmaya çalışmıştı. Fakat bu girişimi başarısız olunca ikisi de uzun bir kahkaha tufanına tutuldular.
"Eee bugünkü planın ne?" Albatross konuyu dağıtmak adına yeni bir konu açmaya çalıştı.
"Aslına bakarsan yapmak istediğim bir şey yok... Gerçi yapabileceğim bir şey yok. Fakat... Dudaklarım... Neyse."
"Hmm o hissi biliyorum. Kim olursa olsun, öpüşmek fazlaca tehlikeli. Bir süre sürekli karşındakini öpmek istiyorsun."
"En azından normal bir şeymiş."
"Yine de kişiden kişiye değişir. Ona aşık mısın?"
Albatross meraklı gözlerini Chuuya'nın üzerine dikti. Zaten sabahtan beri tek amacı bu soruyu sormaktı. Chuuya kollarını göğüs hizasında bağladı.
"Hayır."
"Dürüst ol."
"Hayır dedim ya."
"Onu görünce kalbin hızlanıyor mu?"
"Aptal kaç kere hayır demem gerek!!?" Chuuya Albatross'a atmak için bir şey bulmaya çalıştı ama bulamadı.
"Tamam tamam... İkna oldum." Albatross bunları söylerken teslim olduğunu göstermek amacıyla iki elini de havaya doğru kaldırdı.
"Ahh.. her şey çok hızlı gelişiyor." Chuuya kafasını masaya vurdu ve uykulu bir şekilde mırıldandı. "Yoruluyorum."
"Hiçbir şey yapmıyorsun ki!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Casta Diva |Soukoku|
FanfictionGünahlarım korkunçtu; ama sonsuz bağışlayıcının kolları uzundu, başvuran herkesi bağrına basıyordu. Ve şüphesiz bağışlayıcı benim en iyi seçeneğimdi.