Jingle Bells-III

271 32 72
                                    

"Fait les délices de tout le monde. On la trouve belle comme le jour."

"Dazai?"

İki genç beyaz atların görkemle sürdüğü güzel ve sade görünümlü bir faytonda, dışarıyı izliyorlardı.

Fakat şu anda faytonun içinde, karşı koltukta duran gazete bandajlı gencin ilgisini çekmişti. Hemen elini gazeteye uzattı.

THE DAİLY MİRACLES

"Oh.. Chuuya'nın önceden çalıştığı yer." Dazai içinden geçirmişti bunları. Güzel ve gotik bir fonta sahipti gazetenin başlıkları. Ve bir kısımda Fransa Prensesinin fotoğrafı vardı. Az önce okuduğu Fransızca cümle de hemen altta yazıyordu zaten.

"Herkes ondan çok hoşlandı. Gün gibi ışıldadığını söylüyorlar." Dazai söylediği Fransızca cümleyi çevirdi.

"Fransızcanın iyi olduğunu bilmiyordum." Kızıl olan karşılık verdi.

Dazai kafasını yukarı kaldırıp gözlerini kapattı.

"Bir ara Fransa'da yaşadım. Fazla romantikleştiriyorlar orayı."

"Oh... Halbuki güzel bir yer gibi duruyor."

"Upuzun ve demirden yapılmış bir yapının önünde fotoğraf çekinmek ne kadar romantikse o kadar."

"Deme öyle."

"Neden Chuuya?"

Chuuya ellerini sıkıp gülümsedi. Artık Dazai'nin gülümsemesi Chuuya'ya bulaşmıştı. Gülüşleri hiç olmadığı kadar samimi, sıcaktı.

"Belki sonraki hayatlarımızda ikimiz de vikont oluruz orada. Alexandra Dumas'ın hikayelerindeki gibi..."

Dazai, Chuuya'nın bir eline uzandı. Onu kendi eliyle kavradı ve sıktı. Chuuya ve o, bir göz temasının içinde buldular kendilerini. İkisi de gözlerini birbirlerinin gözlerinden ayırmak istemiyor gibi duruyorlardı.

Dazai, Chuuya'nın gözlerini artık okyanusa benzetiyordu. Fakat şu günlerde ne bir okyanus ne de bir deniz görebilmişti. Hatta birkaç yıl olmuştu belki görmeyeli. Kendini iyice evine kapatmıştı Dazai.

Ve bilirsiniz, kim okyanusun ihtişamından kaçar ki? Sadece mavi bir su topluluğu görünce pek güzel gelmiyor olabilir fakat şöyle düşünün, sizin gördüğünüz su topluluğunun içinde milyonlarca canlının bir hayatı var. Okyanuslar keşfedilmemiş hazineler.

Bu hazineyi birinin gözlerinde görmek de çok güzel.

"Gelecek hayatlarımızda ne olursak olalım, seni bulacağım."

"Kanlı Bir Kış Gecesi gibi mi?"

"Marcus Sedgwick?"

"Hmhm... Yedi hayat, yedi hikaye, tek aşk."

"Chuuya ne kadar güzelsin."

"Ne? Dazai... Beni dinliyor musun?"

Dazai bir eliyle Chuuya'nın yüzüne gelen saç tutamlarını teker teker kulağının arkasına attı. Chuuya hala ona kendisini dinleyip dinlemediğini soruyordu fakat yanıt alamıyordu.

Dazai, Chuuya'nın dudaklarına kendi dudaklarını bastırıp çekildi.

"Chuuya, kaç tane hayatım olursa olsun seni bulacağım."

Chuuya somurtuyordu. Üzgün olmak istemiyordu ama elinde değildi. Dazai'nin tutmadığı elini yumruk yapmış, sımsıkı tutuyordu. Eldivenlerinin içindeki eli artık sıkmaktan sararmış ve terliyordu. Elbette Dazai bunu eldiven yüzünden fark edemiyordu.

Casta Diva |Soukoku|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin