Gün ışığı-I

202 36 20
                                    

25 Aralık 08.30

Sahaftan döndükleri ertesi gün Chuuya yine gözlerini aynı yatakta açtı. Dün Dazai ile bir saat boyunca ikisi de kavga etmişti fakat bu tartışmanın kazananı belliydi, Dazai.

Yataktan somurtarak kalktığı zaman yattığı yeri düzeltti, kuşlar artık pencerenin denizliğine gelmiyordu. Kış da bu yüzden sevimsiz oluyordu.

Yorgun gözlerle etrafı incelediğinde Dazai yine odada yoktu. Gidip diğer odaları gezmeden önce lavaboya gitmek istedi.

Fazlasıyla yorgundu ve gözlerini tam olarak açabilmesi için yüzünü yıkama ihtiyacı duydu. Ellerini evyenin kenarına yaslayıp bir süre aynadaki yansımasına baktı. Göz altları yavaş yavaş morarmaya başlamıştı ve yüzü tamamen yorgunluğu simgeleyen bir sembol gibiydi.

Saçları da turunculuğunu kaybediyordu sanki, bu her zaman gördüğü turuncu renkteki saçları değildi. Daha çok kahverenginin çok fazla açık bir tonu gibiydi. Solgundu, hiç parlamıyordu.

Mutlu değil miydi yani? Aksine mutluydu. Önceden bundan çok daha mutsuzdu ve kendine hiç bakmıyordu, yine de güzelliğini koruyordu. Şimdi ise öncekinden çok mutlu olmasına rağmen güzelliğini kaybediyor gibi hissediyordu.

Bunun üzerine düşünüp üzülmemek adına hızlıca musluğu açıp elleriyle yüzünü yıkadıktan sonra lavabodan çıkıp salona geçti.

Salona geçtiğinde koltukta uyuyakalmış bir köpek yavrusu beklemiyordu tabii.

Dazai, fazla uzun ve geniş olmayan bir koltuğun üzerine uzanmış yatıyordu. Üzerindeki ince battaniyenin onu hiç ısıtmadığına yemin bile edebilirdi Chuuya.

Chuuya iç geçirirken yatak odasından bir ses işitti. Uzun süredir duymadığı telefon zil sesi. Dazai'nin uyanmaması için sessiz adımlarla yatak odasına gitti. Telefonunu eline aldığında artabilecek tek kişi arıyordu. Albatross.

Chuuya telefonu buruk bir gülümsemeyle açıp kulağına götürdü. Albatross'un neşeli sesi duyuluyordu.

"Hey Chuuya! Beni unuttun sanacağım artık."

"Özür dilerim..."

"Üzülmen için dememiştim! Sadece ben..."

"Sen ne?"

"Şey işte..."

"Ne işte?"

"Seni özledim."

"..."

Chuuya bunu ciddi anlamda hiç beklemiyordu, bir eliyle ağzını kapattı. Şu an gerektiğinden fazla duygularını gösterebilir, hatta ağlayabilirdi.

"Ben de... Özledim."

"Uzun zamandır beni aramadın, gerçi...ben de seni aramaya pek vakit bulamadım. Başka bir şehire gitmiştim Dazai geldiği sırada. Ama senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Elbette."

"Evimin anahtarı sende var, oraya senin için bir yılbaşı hediyesi bırakmıştım. Ama sakın yılbaşından önce açma!"

Albatross'un sesi çok yüksek çıkmıştı, heyecanlı bir telaşla bağırıyordu. Şu an herkes onun mutlu olduğunu düşünse bile o da duygularını kuru ve samimiyetsiz bir gülüşle kapatıyordu.

"Hey! Ama sana bir hediye veremeyeceğim sen çok uzaksın..."

"Bunu dert etme, sen zaten benim için bir hediyesin."

Chuuya gülüyordu.

"Konusu açılmışken... Birine yılbaşı hediyesi almam gerekiyor sanırım. Ne alabilirim?"

Casta Diva |Soukoku|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin