İyi okumalar dilerim,umarım seversiniz🖤
Bazen de hayatın bir gülüş ile devam edebileceğine inanıyordum ben.Evet bir insanın gülüşü,bir başkasını hayata tekrardan bağlayabilir.Belki hayatımdan bıktığım bir durum yoktu ama onun olmadığı zamanlar da yaşama duygumu kaybetmiş olabilirdim.Ama sonra onun gülüşü ile karşılaştım ve kendime bir şans daha verdim, yaşamak için.
Her gün bir tık daha yaşamdan yorulurken,onun her bir gülüşünde hayata bir kez daha tutunuyordum.O bilmiyordu beni,gülüşüne hasret olduğumu da ama ben yinede onu izlemeye devam ediyordum.Kendi gülüşünün onu mutlu ettiğinin dışında bir başkasını da mutlu ettiğinin farkında mıydı acaba? Yani benden.
O değildi.O hiçbir şeyin farkında değildi,çok mu umursamazdı yoksa duymamazlıktan mı geliyordu? Sevildiğini duymaktan korkuyor olamazdı değil mi? Neden böyle bir şey olsun ki? Ama ben kendime güveniyordum ki benim sevgimi o kabul ettiği ilk andan itibaren onu değiştireceğim,baştan sona ona hayatı tattıracağım,sadece bilmesi ve fark etmesi lazım,beni.
Dışarıda yağan yağmur,elimde ki sıcak kahve ve karşımda gülümseyen Manas.Hayali bir dünyanın fragmanı gibi her şey,ama gerçek.Bazen olanak veremesem de bu duruma gerçekti.Neden bunu kabul etmeyeyim ki? Hayal bile olsa ben onun bulunduğu,olduğu her şeyi kabul etmiştim bu mu fazla gelecekti.
Gün çoktan başlamıştı,erken saatte kalkıp kahvaltımızı yapmıştık.Daha doğrusu ben Manas ve Alis sadece yapmıştık kahvaltıyı,Onur ve Aslı sabah erkenden bir yerlere gitmişlerdi.Kahvaltıdan sonra mutfağı toparlamış ve odada yalnız başıma biraz zaman geçirdikten sonra aşağı inip kendime kahve yapmıştım.
Alis öylesine güzel eğlenip gülüp eğleniyordu ki Manas dışında bende bu duruma çok seviniyordum.Alis yanımızda olalı üç gün olmuştu,ve sanırım bugün gidecekti.Manas'ın ailesinin neden eve gelmediklerini merak ettiğimde Onur'a sormuştum ve bana bizim olay nedeniyle gelmediklerini söylemişti.
Bu biraz beni kötü hissettirmişti ama bunun olmasını da Manas istemişti benim elimden gelen hiçbir şey yoktu.Zaten bu evde kalmaları en çokta Alis için tehlikeliydi,birde ona bir şey olsa Manas dışında bende kendimi affedemezdim.
Alis yumruk yaptığı eli art arda Manas'a vurduğunda gülmeye başladı ardından Manas'da Alis'i yere yatırıp gıdıklamaya başladı.İkisi birlikte gülüşürken ben kahvemden bir yudum daha aldım.Kahvemi önümdeki masaya bırakıp bakışlarımı dışarıda yağan yağmur damlalarına çevirdim,bugün ne için ağlıyordu gökyüzü?
Alis ve Manas delicesine eğlenirken çok mutlulardı,bense onlardan daha huzurlu ve mutluydum,ben çoğu zaman kendimi düşünürdüm sadece hayat bizlerin yaşadığından ibaret değildi ya.Bizler dışında yaşayan,gülen,ağlayan binlerce hatta milyonlarca insan vardı fakat bazen bizler bencil olabiliyorduk kendimizi düşünme konusunda.
Manas büyük bir kahkaha attığında bakışlarımı ona döndürdüm,Alis Manas'ın üstüne çıkmış onu göğsünden yumrukluyordu.Her vuruş bir tık canımı yaksa da bu bir eğlenceydi,onlar arasında anlaşma sitili de olabilirdi.Manas öylesine güzel gülüyordu ki otomatik olarak gülüşü bana yansıyordu,bense ondan kat ve kat daha fazla gülümsüyordum.
Bir gülüşü toprakta kuruyan çiçeğe yeni bir hayat verir,bir ağlayışı tüm dünyanın usulca sessiz olmasını sağlar,bir isyanı ise neler yapar bilemem.Daha önce hiç isyan ettiğini duymadım,belki etmiyordur ya da içinde fırtınalar kopuyordur.Ah Manas beni bir görsen bana içinde ki tüm duyguları bir açsan işte o zaman hayat ikimize de daha iyi güler ama olmuyor,nasıl olacak, ne zaman mümkün olacak bu?Bunun cevabını ne sen nede ben bilirim,kaderimizin yerini almasını beklemekten başka çare yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİS
Teen Fiction........ Gözlerim her zamanki gibi onu arıyordu.Ama bugün yoktu , onu görememiştim. Tam güvenimi toparlayıp ona olan hislerimi açıklayacakken onun olmaması ne gibi bir şanstı? Gözlerim dolu dolu ayrıldım ordan içimden fısıldadım. "Elvada yeşil gözlü...