Öncelikle uzun bir süredir beklettiğim için özür dilerim,şimdi ise iyi okumalar dileriiiim💓
Hani dünya dönmeyi bırakmaz,ay sönmez,zaman durmazdı? Hani hayat hep gerçekçiydi? Ben anlıyordum ki hayat gerçekten acımasız bir yalancıydı,neden mi? Nedenler o kadar fazlaydı ki verilecek cevaplar insanın diline sığmazdı.
Karşımızda ki kadının bakışlarını benim kadar Manas'ta fark etmişti.Hani insan bir şaşkınlık yaşar ya Manas bir değil binlercesini yaşıyordu şuan da.Öyle bir derine dalmıştı ki gözleri,çıkmak bilmeyen bir geçmişe yürüyordu gözleri.
"Dilay yukarı çıkar mısın?" Saatler geçmiş gibi süren bir sessizliğin ardından ağzını açan ilk kişi Arat'tı.Her şey gün yüzüne çıkmışken neden hala bir şeyleri engellemeye,yok etmeye çalışıyordu anlamıyordum.
Ortamda ki sessizlik azaldı,bakışlarımı karşımda ki kadından alamıyordum ama bunu yapmayı başardığım ilk an arkamı döndüm.İlk baktığım kişi Manas'ın babasıydı,bir koltuğa oturmuş kırmızı elbiseli kadına bakmaktan başka bir şey yapmıyordu.Diğerleri ise sadece bakıyordu ama şaşkın olan bir diğer kişi ise annemdi.
"Sen......" Dedi Manas,ilk kelimesi ardından yutkundu ve devam etti hemen ardından. "Sen gerçek misin?"
"Seni tanıyor olabilir miyim?" Dedi Dilay,Manas'ın sorusunu es geçerek.Oda şaşkın bakıyordu ama bir o kadar da özlemle.
"Beni tanımıyor musun?" Dediğini duydum Manas'ın kısık sesiyle,bir o kadar da sesi titriyordu konuşurken.
"Sanırım,emin değilim." Dedi kadın,endişeyle konuşuyordu ve neden bu şekilde sakin konuştuğunu anlamıyordum.Kadın ardından bakışlarını Arat'a çevirdi ve, "Arat bu o çocuk mu?" Dedi.Bakışlarım merakla Arat'a kaydığında Arat ilk önce bizlere bir bakış attı ve ardından Dilay'a bakarak başını onaylar anlamında salladı.
Dilay'ın yüzünde bir gülümseme belirdi,ardından kuru gözleri yaşlara bürünerek özgürlüğüne kavuştu.Dilay birkaç adım atarak Manas'a ulaştığında hiç beklemeden ona sarıldı.Manas hala şaşkındı,belki de rüya gördüğünü sanıyordu ama bu gerçekti ve bunu bilmeliydi.
"Seni doğduğun ilk günden beri tanıyorum." Dedi kadın bir süre sonra,sarılmaya devam ettiğinde Manas'ta ona karşılık vererek sıkı sıkı sardı kollarını karşısında ki yıllarca ölü sandığı ama yaşayan annesine."Bende seni doğduğumdan beri çok iyi tanıyorum."Dedi Manas hıçkırıklar içerisinde.Sanırım ilk defa onu bu kadar çok ağlarken görüyordum. "Annem." Dedi Manas gözyaşlarının arasından.
"Oğlum,"dedi annesi ve iyice sokuldu yavrusuna.
"Annem,"dedi Manas tekrardan.Sanki bu adı söylemek istiyordu hep,sanki yıllarca bekliyordu bu anı sanki özlem duyuyordu bu ada. "Sen nasıl...sen nasıl?" Diye sordu Manas annesinden uzaklaşırken.Hala şaşkındı,hala inanmıyordu yaşadıklarına ki bende öylesine şaşkındım ki her an rüyadan uyanacakmışım gibi hissediyordum.
"Uzun çok uzun bir hikaye." Dedi annesi konuyu açmak istemediği ortadaydı.Kim bilir neler yaşadı bugüne kadar diye geçirdim içimden,kim bilir bu zamana kadar ne özlemler çekti.
Manas bir şey demeden tekrar sarıldı annesine,sanki her an ellerinden kayıp gidecekmiş gibi sarılıyordu ona.Bir daha bu şans ona gelmeyecek,bir daha annesine sahip olamayacakmış gibi hissediyor ve davranıyordu ki her şekilde haklıydı.
"Di-Dilay?" Diye bir ses duyuldu kısa bir aradan sonra.Bakışlarım arkaya kaydığında Manas'ın babasının seslendiğini anlamıştım.
Bir an onun ne hissettiğini düşünmeye çalıştım ancak tarif edilemez bir duyguydu bu.Düşünsenize hayat eşiniz olarak seçtiğin kadın sizi çocuğunuz ile bir başına bırakıyor,yıllarca onun için özlem çekiyorsun ve aradan geçen zaman sonra onun öldüğünü öğreniyorsun ve hayat senin için o an bitiyor.Ve sonra bir başka kadını seviyorsun,ama sonra ilk aşkının yaşadığını öğreniyorsun...Sanırım bu bir insanın başına gelebilecek en ama en kötü şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİS
Teen Fiction........ Gözlerim her zamanki gibi onu arıyordu.Ama bugün yoktu , onu görememiştim. Tam güvenimi toparlayıp ona olan hislerimi açıklayacakken onun olmaması ne gibi bir şanstı? Gözlerim dolu dolu ayrıldım ordan içimden fısıldadım. "Elvada yeşil gözlü...