Haftaya bölüm olmayacak,sindirerek okuyun derim.İyi okumalar🖤
İçimde ölen o çocuğa bir umut vermek istiyordum,ona yeni bir hayat sunmak istiyordum.Nasıl olacaktı nasıl yapacaktım bilmiyordum ama bunu aşacaktım.İkimizde sevgisiz kalmıştık yıllardır,daha doğrusu biz içimizdeki sevgiyi unutmuştuk.Onur'a deneyeceğim demiştim ama neyi deneyecektim? Birini sevmeyi mi? Düşününce basit bir şey gelmiyordu,şu kız güzelmiş hadi şunu seveyim deyip kimse kimseyi sevmiyordu ya.Aklım karmakarışıktı evet Onur'un dediği gibi aile kurmak güzeldi ama en önemlisi doğru kişiyi bulmaktı.
Ben de isterim elini tutabileceğim biri olsun,her an onu sevgiye boğayım ama aniden gelmiyordu bu sevgi.Benim gerçekten aşık olmam gerekiyordu,evet olmak için değil sevgisiz kaldığım ve yeni bir hayat kurmak için istiyordum.
Maris...onun hakkında ne düşüneceğimi bilemiyordum.Ben onun sevgisinin farkındaydım fakat o benim bildiğimi bilmiyordu.Onur illa o kızı seveceksin diye bir şey yok dediğinde ona katılmıştım,tabiî ki de beni sevdi diye onu sevmeyecektim,daha doğrusu hemen ona aşık olacak değildim.
Daha doğrusu ben kimseye aşık olacağımı,seveceğimi düşünmüyordum.Sadece bir an gelse bir aşk,elimden tuttuğu gibi işte ben geldim,içindeki sevgi çiçeğini sulamaya geldim dese.Ahh aşık olma duygusu beni fazlasıyla geriyordu.
Onur ile konuştuktan sonra odamda fazlasıyla düşünmüştüm.Her boş anımda aklıma Maris geliyordu ve buna sinir oluyordum.İçimde ona karşı bir duygu olmasına falan karşı değildim ama o kadar olay içinde bunun olması mümkün değildi.
Saat öğleni çoktan geçmişti ama ben hala yatağımda uzanıyordum ve tavana bakıyordum.Tavanın boş yüzeyi sanki insanlar için vardı,üzüldüğümüzde veya mutlu olduğumuzda tavana bakıp gülelim veya ağlayalım diye.
Bu tavan benim doğru düzgün güldüğümü hiç görmemişti,ne üzücü ama.Buna sebep olan yine annem,ona kızsam da ağlıyordum kızmasam da.Hayatta bir erkek olarak en fazla ağlayan kişide bendim belki de.
Ağlamayı insanın cinsine veya yaşına göre yargılamak çok kötü bence.Neden yani her insan istediği zaman ağlayamaz mı? Ağlar,ağlasın ki içindeki o duyguyu içinden söküp atsın bir kenara.Ağlamadıkça içimiz daha fazla kurur aslında,bir çiçek susuz kaldığı gibi bizde ağlamaya ihtiyaç duyuyorduk her zaman.
Yataktan doğruldum,yine düşünceler aklımı yiyip bitiriyordu.Düşünmek kadar yorgun bir şey yoktu,düşündükçe olduğum yerde tıkanıp kalıyordum.Yapacağım işi ise sürekli aksatıyordum.
Dün olduğum gibi yatmıştım o yüzden üzerimi değiştirecektim,dolaptan siyah kot siyah pantolon üzerine ise gri bir kazak çıkardım.Onları üzerime geçirdikten sonra ise deri ceketimi giyindim.Odamdan çıkıp aşağı indim,bugün kimseyle muhatap bile olmak istemiyordum sebepsizce.
Kendi kabuğuma çekilip sadece kendim için doğru olanı düşünmek istiyordum,her anlamda ne yapmam gerekiyordu onu düşünmek istiyordum.Ama bunu dile getirmekten bile çekiniyordum,herkesten.
"Uyanmasaydın" Onur'un sesi ile arkamı döndüm.
"Çoktan uyandım,inmek istemedim aşağıya,"dedim kısaca.
"İyi öyle olsun," dedi.
"Öyle tabii başka ne olacak!" dedim tersler bir ses tonu ile.
"Tamam sakin bir şey demedim say,"İki elini kaldırıp geri çekildiğinde sabır dilercesine derin bir nefes aldım.
"Kahvaltı ettiniz mi?"dedim etrafa bakınarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİS
Novela Juvenil........ Gözlerim her zamanki gibi onu arıyordu.Ama bugün yoktu , onu görememiştim. Tam güvenimi toparlayıp ona olan hislerimi açıklayacakken onun olmaması ne gibi bir şanstı? Gözlerim dolu dolu ayrıldım ordan içimden fısıldadım. "Elvada yeşil gözlü...