Bölümler çok uzun sürede geliyor,belki de eskisi kadar iyi değil ve bu tüm olanlar için üzgünüm.
Yazma ilhamımı,heyecanımı kaybettim ama yine de hikayeyi bitirmek istiyorum çünkü hiçbir hikaye yarım kalmamalı.
Bu bölümde fazlasıyla kısa oldu anlarsınız umarım.
Sizleri herkesten çok seviyorum kendimiz iyi bakın iyi okumalar dilerim✨Sabahın en erken saatlerinde uyandım.Neden bilmiyorum ama erken uyanmam gerekiyormuş gibi hissetmiştim bugün ve sonucunda uyanmıştım bile.
Yatağımdan güzel bir enerji ve mutluluk ile çıktıktan sonra sessizce mutfağa doğru adımladım.O sırada salonda koltukta uyuyan Vedat ile karşılaştım.Onu burada görmeyi beklemiyordum,beni bıraktıktan sonra gideceğini düşünmüştüm çünkü.
Vedat'ı aynı yerinde usulca bırakarak salonun önünden ayrıldım ve mutfağa vardım.Kahve makinesine tozundan doldurup suyunu ekledikten sonra bardağımı dökülecek kısmına yerleştirdim.Dakikalar sonra kahvem bardağa dökülmüştü,bunun üzerine de dolaptan çıkardığım soğuk sütümü ekledim.Ve günün en motive edicisi olan kahvem hazırdı.
Kahvemi alarak balkona geçtim.Beyaz demir sandalyeme oturarak pozisyonumu ayarladım ve yerleştim.Kahvemi yudumlamaya başladığım an keyfimin daha da yerine geldiğini anlamıştım.
Kahveyi seviyordum.Çünkü kahve her zaman yanımdaydı,daha doğrusu ben istediğimde hep yanımdaydı.Ağzımın tadını güzelleştiriyor,hayata daha iyi bakmamı sağlıyordu.
Kahvemden bir yudum daha aldım,ve bir yudum daha alacakken bir ıslık sesi duydum.Etrafıma bakınsam da bunun bir şey olmadığını var sayarak kahvemi içmeye devam edecektim ki aynı sesi tekrardan duydum.
Merakıma yenik düşerek kahvemi ilk önce önümde ki ahşap masanın üzerine bıraktım ve ayağa kalktım.Başımı aşağı sarkıtmamla Manas'ı görmem bir oldu.Şaşkınlıkla ağzım aralanırken ne diyeceğimi bilemeden el kol hareketi yaptım ancak bunu ben bile anlamış değildim.
"Ne işin var burada?" Dedim onun duyabileceği bir tonda söyleyerek.
"Gel,"diyerek elini kendine doğru işaret ettiğinde bekle anlamında elimi işaret ettim bende ona.
Kendimi geriye çektikten sonra hızlı ve sessiz adımlarla içeri girdim.Odama girip hızlıca üzerimi değiştirdim.Pijamalarla çıkmak hiç mantıklı bir fikir değildi çünkü.Saçımı da hızlıca gelişi güzel topladıktan sonra yatağımın üzerinde ki telefonumu da alıp cebime koyduktan sonra odamdan çıktım.
Dış kapıyı çok profesyonelce ve sessizce açtıktan sonra spor ayakkabılarımı giyindim.Geri dönerim diye de anahtarı da aldıktan sonra sessizce tekrardan kapıyı örttüm ve hızlı adımlarla merdivenleri inmeye başladım."Sabah sabah ne işin var burada?" Dedim dışarı,yanına ulaştığında.
"Seni görmek için sabah akşam bana fark etmez." Dediğinde beni kendine çekerek sarıldı.Bende ona sarıldığımda bu anın tadını çıkarmak üzere kısa bir sessizliğe gömüldüm.
"Gerçekten merak ettim ama,bu saatte uyanık olmasaydım ve balkonda oturmuyor olsaydım ne yapacaktın acaba?" Diye sordum merakla.Gerçekten bunu nasıl denk getirebilmişti merak etmiştim.
"Şöyle ki iş için erkenden kalkıyorum biliyorsun,telefona baktığımda senin aktif olduğun yazıyordu.Bende uyanık olduğunu düşündüm mantıken ve poğaça,meyve suyu alarak yanına gelmek istedim.Bu arada gerçekten balkonda olman çok büyük bir tesadüftü." Diyerek elinde ki poşetleri işaret ettiğinde bir an aç olduğumu hissetmiştim.
"Anladım,o halde bir şeyler yiyelim acıktım." Dedim elindeki poşetlere ithafen.
"Sahil kenarına gidip orada yemeye ne dersin?" Diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİS
Teen Fiction........ Gözlerim her zamanki gibi onu arıyordu.Ama bugün yoktu , onu görememiştim. Tam güvenimi toparlayıp ona olan hislerimi açıklayacakken onun olmaması ne gibi bir şanstı? Gözlerim dolu dolu ayrıldım ordan içimden fısıldadım. "Elvada yeşil gözlü...