Selina Taekook

3≮

Yüzüme gözüme bulaşan makyajı temizleyerek mutfağa inmiştim. Telefon konuşmasının üzerinden üç saat geçmişti. Sakinleşmiştim.

Alışığım aslında.

O yüzden çabuk toparlanıyordum. Her gün telefon konuşmasından sonra kriz geçiyor, sonunda Taehyung'un kıyafetlerine sarılarak kokusuyla kendime geliyordum.

Şu an da ocağın başında yemek yapıyordum eşim için. Gelmesine iki saat kadar vardı. O zamana kadar işleri yapıyordum bende.

İki saat boyunca işleri bitirip son olarak  yemeği pişirmeye koyulmuştum. Taehyung'un yiye bileceği yemekler yapıyordum. Çünkü her yemeyi yemiyor ne yazık ki.

Belime dolanan kollarla çığlık atarak yerimden sıçradım.  Fakat belimdeki kollar  daha da sıkılaştı. Tekrar çığlık atmak istediğimde  enseme bastırılan dudaklarla olduğum yere çivilendim.

Beni Taehyung'dan başkası öpemezdi.

Burnunu boyun girintime sürterek "Hayatım, korkuttum. Özür dilerim. Ama bugün işim erken bitti. O yüzden sana sürpriz yapmak istedim. Korkuttum galiba"  dedi.

Başımı sallayarak "Evet korktum. Ama erken geldiğin için sevindim." dedim.
Yüzümü kendine taraf döndürerek genişçe gülümsedi.

Gözlerimin üzerine düşen siyah saç tutamlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken "Benim güzel eşim" dedi.

Nefesim gırtlağıma takılırken "Yemek yanıyor galiba" diyerek ocaktaki yanmak üzere olan yemeği hatırlattığında hızla arkama döndüm.

Neyse ki yanmamıştı. Ocağın altın kapatsam da çorbayı karıştırmaya devam ettim. O sıra da kalçama dayanan sertlikle derince yutkundum.

Belimi okşayan eli dikkatimi dağıtsa da çorbayı karıştırmayı bırakmadım. Arkadan sarılıyordu bu kadar. Cinsel anlam yüklemenin anlamı yoktu.

Çünkü Taehyung ne zaman birliktelik istese açık dille söyler ve izin alırdı.

Ama ben fena yükseliyordum. Genelde ilk adımı Taehyung atardı. Bazı zamanlar ben dile getiriyordum. Şuan kasıklarıma dayalı olan sertliğini içimde düşünüyordum.

Taehyung'un üstümde kurduğu baskınlığı düşünerek daha da yükseliyordum. Sert emirlerine tezat nazik davranışları için ölebilirdim.

Taehyung mükemmeldi. Şuan cinsel anlamda açıklama yapacak olursam, beyaz tenime yakışan esmer teni, yapılı bedeni, pantolonları zorlayan erkekliği cidden beni fena azdırıyordu.

Kemikli ellerle beni çekmesi,  belimi kavraması, kalçama yoğurması, bedenimde iz bırakması için yapmayacağım şey yoktu şey.

Kirli düşüncelerime yenik düşerek kendimden de beklemediğim bir şey yaparak elimi kalçasına atarak kendime çektiğim gibi kalçalarımı kasıklarına bastırarak tiz inleme sundum.

"Ahh"

Hırıltılı nefesleri boynuma vururken belimdeki tutuşu sıkılaştı. Kulağıma "Sikeyim! Bebeğim, ne yapıyorsun?" diye fısıldadığında mırıltılar çıkardım.

"Teyung~, aşk yapalım mı?"

Sorduğumda cevap vermesini beklemeden sürtünmeye başladım.
Şu an kızgınlığa girmiş kedi gibi hissediyordum.

"Bebeğim, daha gece yaptık. Yapmayalım"

Reddedilmiştim. Evet beni reddetmişti.

Gözlerim dolarken belimdeki elin itekleyerek kendimden uzaklaştırdım.
Ani hamlem sonucu afallayarak şaşkınca bakmaya başladı.