How To Have Sex ~ Jikook

Bugün De Gözümüz Şenlendi

🐰💜🐣
İyi okumalar aamilerrrr

_________________

Şu hayattaki en güzel sabah şüphesiz ki Jungkook'un yanında uyanılmış sabahtır. Jungkook gibi birisine sahip olmak, onun olmak, tarif edilemez bir şeydi kesinlikle. Benim en büyük şansım oydu.

Gözümü açtığımda ilk karşılaştığım yüzüstü, kollarını yastığın altına koyup uzanan müthiş bir adamdı, Jungkook'tu. Kol kasları pozisyonundan dolayı daha da belirgindi ve bu çok ağız sulandırıcıydı. Çıplak geniş omuzları, aşağı doğru indikçe ortaya çıkan ince beli... Bu adam neyin nesiydi böyle?

Üstümüzdeki çarşaf biraz açılmış ve onun belinde durmuştu, bu yüzden üst bedeninin tamamını neredeyse görebiliyordum, bu da bana uzun uzun onu süzme imkanı sağlıyordu. Yandan gördüğüm kadarıyla, çok sert olduğunu belli eden göğüslerine ellerimi koyamamak, onlara dokunamamak şuan çok zordu. Bir an önce Jungkook'un dönmesi lazım!

Ağzını şapırdatarak hafif yerinde kıpırdandığında gülmeden edemedim. Kaşlarını çatmış, bir şeye sinirli gibi duruyordu ama aslında çok tatlıydı, tavşan gibiydi aynı.

Benim kıkırdamalarımla kaşlarını daha da çatmıştı, artık bu görüntüye dayanamayınca uzanıp büzüşmüş dudağını öptüm. Geri çekilip baktığımda gözleri hala kapalıydı, alt dudağını dudaklarım arasına alıp beklemeye başladım.

'' Ne yapıyorsun? '' derin sesini duyduğumda kıkırdayıp geri çekildim. Şaşırmış bana bakıyordu.

'' Çok tatlıydın, dayanamadım. ''

Boğuk sesiyle hımlayıp olduğu yerde sırt üstü dönüp beni üstüne çekti. Çıplak vücutlarımızın arasından hava geçmezken heyecanlanmıştım, ellerim sonunda sert göğsüyle buluşmuştu.

Hala gözlerimiz birbirine bakarken
'' Ye beni o zaman '' deyip göz kırptığında yaptığı imayı anlamış ve bir süre gözlerinde takılı kalmıştım. Sonra utanıp, hemen gözümü başka yere çevirdim. Ne yapacağımı bilemez halde kıpırdanıp duruken sonunda kafamı onun göğüslerine koyup onu hiç duymamış gibi davrandım. Tabi o bu harekitime kıkırdayıp duruyordu.

'' Utandın mı Jimin-ssi'' eğlenen ses tonunu duyunca biraz daha olduğum göğüse sinmiş, ufak bir mırıltı çıkarmıştım.

Kollarıyla, gülerek beni sarmıştı,
'' dünkü kedicik nereye gitti''.

Küçük ellerimle kaslı göğsünü okşarken kısık sesimle '' susar mısın artık? '' deyip, odağımı önümdeki kaslara vermiştim. O da zaten halinden memnun şekilde başka bir şey dememişti.

Biraz daha sol göğsünü okşadıktan sonra dikleşip onun kucağına oturdum. Beni yan sırıtmasıyla süzerken, dediğim şeye kafasını geriye bastırarak kahkaha attı.

'' Memişlerin çok güzel. ''

Gülüşünü zorla bastırdığında konuştu '' Onlar senin bebeğim. '' böyle demesi çok hoşuma gidince bunu belli eden gülümsememle ona yaklaştım. Alt dudağını dudaklarım arasında biraz emip geri çekildim. Bu sefer de göğüsüne eğilip orayı öptüm ama bu kısa sürdü. Çekildiğimde onun bakışlarına '' hadi duş alalım'' diye cevap vermiştim.

Kafasını sallayarak onayladığında kucağından kalkmak için yeltendiğimde elleriyle sertçe kalçamı tutup, olduğum yere sabitlemişti beni. Yatakta doğrulduğunda haliyle yüzlerimiz de yakınlaşmış ve o da bu fırsatı değerlendirip dudaklarıma uzanmıştı. Dudağımı emerken bir yandan da kalçamı sıkıyordu.

Yataktan kalkıp banyoya gidene kadar dudaklarımızı ayırmamıştı. Suyu açıp ılıklaştırdığında beni yere bırakıp beraber duş başlığının altına girmiştik. Su başımızdan aşağı akıp giderken biz öylece durmuş birbirimize bakıyorduk.